Dünyanın en dirençli ve modern şehirlerinden biri olarak bilinen Tokyo, Perşembe günü beklenmedik bir iklim şokuyla sarsıldı. Yalnızca bir saat içinde bir aylık yağışın yarısı kadar suyun gökten boşalması, bir kişinin trajik bir şekilde hayatını kaybetmesine, binlerce evin elektriksiz kalmasına ve devasa ulaşım ağlarının felç olmasına neden oldu. Peki, küresel bir metropolün bu denli hazırlıksız yakalanması ne anlama geliyor? Bu olay, dünya için ne gibi tehlikelerin habercisi? Türkiye’nin kentleri, benzer felaketlere karşı ne kadar hazırlıklı?
Bu olay, iklim krizinin artık sadece uzak bir tehdit olmadığını, aksine gelişmiş altyapıya sahip şehirleri bile derinden etkileyebileceğini gösteren acı bir ders niteliği taşıyor. Tokyo gibi bir şehirde bile yaşanan kaos, dünya genelindeki yöneticilere, iklim değişikliğinin öngörülemez ve aşırı olaylarının yarattığı riskleri yeniden değerlendirmeleri gerektiği konusunda ciddi bir uyarı gönderiyor. Bu, yalnızca Japonya’ya özgü bir sorun değil, tüm küresel şehirler için bir alarm zili.
Felaket günü: Bir saatlik yağış ve geri dönülmez sonuçlar
Perşembe günü Tokyo ve çevresini vuran fırtına ve sağanak yağışlar, kentin bir anda kaosa sürüklenmesine yol açtı. Polis yetkilileri, başkentin Ota semtindeki limanda konteynerlerin devrilmesi sonucu meydana gelen trajik kazada, bir işçinin hayatını kaybettiğini ve bir diğerinin yaralandığını bildirdi. Bir saatte metrekareye düşen yaklaşık 90 mm yağış, Japonya Meteoroloji Ajansı’na göre bölgede şimdiye kadar kaydedilen en yüksek miktarlardan biri olarak kayıtlara geçti. Bu rakam, Eylül ayı boyunca düşmesi beklenen normal yağış miktarının neredeyse yarısına denk geliyor.
TAVSİYE EDİLEN
Bu olağanüstü yağış, kentin altyapısını çökerterek geniş çaplı bir elektrik kesintisine neden oldu. Tokyo Elektrik Güç Şirketi Holding (Tepco), Kanto bölgesinde 6.200’den fazla hanenin elektriksiz kaldığını, bunlardan 4.200’ünün başkentte yer aldığını açıkladı. Özellikle Shinagawa, Ota ve Meguro semtleri, altyapı sistemlerinin aşırı yüklenmesi sonucu karanlığa gömüldü. Bu kesintiler, modern bir metropolde yaşamın ne kadar hassas dengeler üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Ulaşım ağları felç oldu, tahliye emirleri verildi
Yoğun yağış ve su baskınları, kentin ulaşım ağlarında da ciddi aksamalara yol açtı. Tokyo ile Shin-Yokohama arasındaki ünlü Shinkansen hızlı tren seferleri bir saatten fazla durduruldu, bu durum yaklaşık 100.000 yolcunun seyahat planlarını altüst etti. Tokyu Meguro, Oimachi ve Ikegami hatları dahil olmak üzere birçok yerel tren hattı tamamen kapatıldı. Tokyo’nun uluslararası kapısı olan Haneda Havalimanı’nda ise yıldırım düşmesi nedeniyle yer hizmetleri durduruldu, bu da uçuşlarda büyük gecikmelere ve iptallere yol açtı.
Yağışlar, kentin can damarı olan nehirlerin de taşma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Setagaya’daki Yazawa ve Shinagawa’daki Tachiai nehirleri taştı ve yetkililer, 1.200’den fazla hane için tahliye uyarısı yayımladı. Uzmanlar bu durumun, kentlerin iklim değişikliğine karşı ne kadar savunmasız olduğunu ve acil durum planlarının sürekli olarak güncellenmesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye’deki durum ve iklim değişikliğinin giderek artan şiddeti
Tokyo’da yaşanan bu olay, Türkiye’nin mega kentleri için de bir uyarı niteliği taşıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler, son yıllarda benzer şekilde beklenmedik ve şiddetli sağanak yağışlarla sık sık karşı karşıya kalıyor. Altyapının kısa sürede biriken yağış suyunu tahliye edememesi, caddelerin nehre dönmesine ve trafikte büyük aksamalara yol açıyor. Bu durum, Türkiye’nin de Japonya gibi, kentsel altyapısını iklim değişikliğinin artan tehditlerine karşı güçlendirmesi gerektiğinin bir göstergesi. Uzmanlar, küresel iklim modellerine göre, aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığının artmaya devam edeceğine dikkat çekiyor.
Japonya, yaz aylarında sel ve toprak kaymalarıyla rekor sıcaklıklar gibi bir dizi aşırı hava olayıyla karşı karşıya kaldı. Bu olaylar, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birinde iklim değişikliğinin yarattığı riskleri somutlaştırıyor ve küresel bir felakete işaret ediyor.
Yorum
Tokyo’da yaşananlar, bir saatte bir şehrin nasıl felce uğrayabileceğini ve iklim krizinin en gelişmiş ülkeleri bile nasıl hazırlıksız yakalayabileceğini gözler önüne seriyor. Bu olay, sadece bir hava durumu raporu değil, aynı zamanda kent planlaması, altyapı yönetimi ve acil durum hazırlığı gibi konularda tüm dünya için bir ders niteliğindedir. Tokyo’nun mükemmel işleyen tren sistemlerinin, nehirlerin ve elektrik ağlarının bir saatlik yoğun yağışa dayanamaması, doğanın gücü karşısında ne kadar kırılgan olduğumuzu hatırlatıyor.
Yaşanan bu trajik olay, artık iklim değişikliğini sadece kutup ayılarının veya buzulların sorunu olarak görmekten vazgeçmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu kriz, şehirlerimizin en işlek caddelerinde, en kalabalık tren istasyonlarında ve en güvenli evlerimizde kendisini hissettiriyor. Bu nedenle, Tokyo’nun bu deneyimi, tüm dünya şehirleri için bir uyarı olmalı ve iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını hızlandırmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmalıdır.
Kaynak: BBC, Reuters





