Pakistan, bu yaz muson yağmurlarının neden olduğu yıkıcı sellerle bir kez daha mücadele ediyor. Ülkenin doğusunda bulunan Pencap ve Sindh eyaletlerinde 2 milyondan fazla insan evlerinden tahliye edilmek zorunda kaldı, bu durum yüzlerce can kaybına yol açarken, büyük bir insani krize neden oldu. Bu felaket neden bu kadar büyük bir etkiye sahip oldu? Pakistan’ın yaşadığı bu trajedi, tüm dünya için ne ifade ediyor? Türkiye, iklim değişikliğinin bu tür aşırı olaylarına karşı ne kadar hazırlıklı?
Pakistan’da yaşanan bu seller, sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda iklim krizinin en savunmasız ülkeler üzerindeki yıkıcı etkisinin somut bir kanıtı. Milyonlarca insanı yerinden eden, tarım arazilerini ve evleri yok eden bu felaket, hükümetlerin yeterli altyapı yatırımı yapmaması ve etkili bir afet yönetim stratejisi oluşturamaması gibi sistemik sorunları da gözler önüne seriyor. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel dayanışmanın ve proaktif planlamanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Felaket bilançosu: 2 milyondan fazla tahliye ve yüzlerce can kaybı
Pakistanlı yetkililer, ülkenin en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Pencap eyaletinde iki milyondan fazla kişinin seller nedeniyle tahliye edildiğini duyurdu. Komşu Sindh eyaletinde de 150 binden fazla insanın tahliye edildiği ve bu sayının artmaya devam edebileceği belirtiliyor. Muson yağmurlarının haziran ayının sonundan bu yana neden olduğu seller, ülke genelinde 900’den fazla kişinin ölümüne yol açtı. Özellikle yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun %40’ını barındıran Pakistan’da, bu yıkım telafisi zor sosyo-ekonomik yaralar açıyor.
Haftalık Çevre Bültenine Kaydolun
En önemli haberleri anında alın
Kurtarma ekipleri, sel sularının kapladığı köylerde mahsur kalan insanları ve hayvanlarını kurtarmak için kapı kapı dolaşarak zorlu bir mücadele veriyor. Ancak bu operasyonlar da tehlikelerle dolu. Son günlerde yaşanan iki ayrı kurtarma botu kazasında, toplamda 14 kişi hayatını kaybetti. Bu trajik olaylar, afet yönetimi sırasında karşılaşılan risklerin ne denli büyük olduğunu gösteriyor ve daha güvenli kurtarma yöntemlerinin gerekliliğini ortaya koyuyor.
TAVSİYE EDİLEN

İklim değişikliğinin ağır faturası ve altyapı sorunları
Uzmanlar, iklim değişikliğinin Pakistan’daki sellerin şiddetini artırdığını belirtiyor. Pakistan’ın coğrafi yapısı, ülkeyi küresel ısınmaya karşı son derece savunmasız hale getiriyor. Yüksek sıcaklıklar ve şiddetli yağışlar, Pakistan’ın geniş nehir sistemlerini taşıyor ve dağlık bölgelerdeki buzulların erimesine neden olarak tehlikeli buzul gölleri oluşturuyor. Ancak eleştirmenler, felaketin tek sorumlusunun iklim değişikliği olmadığını, hükümetin daha iyi uyarı sistemleri ve sağlam altyapı gibi afet azaltma çalışmalarına yeterince yatırım yapmamasını da suçluyor.
Bu yılki seller, komşu Hindistan’ı da etkileyerek en az 30 kişinin ölümüne ve 354 binden fazla kişinin hayatının olumsuz etkilenmesine neden oldu. Bu durum, sellerin bölgesel bir sorun olduğunu ve uluslararası iş birliğinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Birleşmiş Milletler ve ABD gibi uluslararası aktörler, Pakistan’a insani yardım sağlayarak felaketle mücadele çabalarına destek veriyor.
2022 selleriyle acı bir benzerlik
Pakistan, benzer bir felaketi 2022 yılında da yaşamıştı. O dönem aylarca süren şiddetli yağışlar, 1.700’den fazla kişinin ölümüne ve 30 milyondan fazla kişinin etkilenmesine neden olmuştu. Tarihin en ölümcül sellerinden biri olarak kayıtlara geçen bu felaket, ülke ekonomisine 30 milyar dolarlık devasa bir zarar vermişti. Bu yılki sellerin 2022 felaketi kadar geniş çaplı olmaması sevindirici olsa da, sık sık tekrarlanan bu olaylar, ülkenin iklim krizinin en ön cephesinde yer aldığını ve kalıcı çözümlere acil olarak ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Felaketin ardından Pakistan hükümeti “iklim acil durumu” ilan etti ve Başbakan Şehbaz Şerif, yetkililere 300 günlük bir iklim değişikliğiyle mücadele planı hazırlamaları talimatını verdi.
Türkiye için bir ders
Pakistan’ın yaşadığı trajedi, iklim değişikliğinin etkilerini hissetmeye başlayan Türkiye gibi ülkeler için de ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirler, son yıllarda ani ve şiddetli sağanak yağışlarla sık sık karşılaşıyor. Altyapı yetersizlikleri, cadde ve sokakların sular altında kalmasına ve şehir yaşamının felç olmasına neden oluyor. Pakistan’daki seller, Türkiye’ye kentsel altyapısını güçlendirmenin, erken uyarı sistemlerini kurmanın ve halkı olası afetlere karşı hazırlamanın ne kadar hayati olduğunu hatırlatıyor.
Yorum
Pakistan’daki seller, iklim krizinin insani bir boyuta ulaştığı ve dünya genelindeki eşitsizlikleri derinleştirdiği acı bir tabloyu ortaya koyuyor. Zengin ülkelerin tarihi emisyonlarının bedelini, küresel ısınmaya en az katkısı olan yoksul ülkeler ödüyor. Bu felaket, sadece su baskınlarını değil, aynı zamanda yoksulluk, gıda güvensizliği ve toplumsal kırılganlığı da beraberinde getiriyor.
Bu trajedinin önlenmesi için sadece acil durum yardımı yeterli değil. Kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için, Pakistan gibi ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha dirençli olmasını sağlayacak uluslararası finansman ve teknoloji transferine ihtiyaç duyuluyor. Aksi takdirde, bu tür felaketler tekrarlamaya devam edecek ve milyonlarca insan, her geçen yıl daha da derinleşen bir kriz sarmalının içinde kalacaktır.
Kaynak: ABC, BBC (link ile)





