Türkiye’de toprak alarmı: 1 santimetre toprak 16 yılda yok oluyor

Yayın: 5 Aralık 2025 13:34
Güncelleme: 5 Aralık 2025 13:34
Fotoğraf Kaynağı: Jeffrey Eisen

Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla TEMA Vakfı Danışmanı Orman Yüksek Mühendisi Dr. Hikmet Öztürk, Türkiye’nin ve dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük çevresel felakete, erozyona dikkat çekti. Öztürk’ün aktardığı çarpıcı verilere göre, “Toprağın 1 santimetresinin oluşması için yaklaşık 500 yıl gerekirken, ülkemizde her 16 yılda 1 santimetre toprak kaybediliyor.” Bu durum, nesiller boyunca oluşmuş toprağın, insan ömründen bile kısa bir sürede geri dönüşü imkânsız bir şekilde kaybedildiği anlamına geliyor.

Peki, Türkiye’de her yıl erozyona uğrayan 642 milyon ton toprak, milli ekonomiye ve gıda güvenliğine nasıl bir darbe vuruyor? Erozyon bu hızla devam ederse, 2050 yılına kadar gıda ihtiyacı %50 artarken, toprak verimliliğinin %50 azalması ne tür bir açlık krizi yaratacak? TEMA Vakfı’nın da vurguladığı gibi, toprak, iklim kriziyle mücadelede neden okyanuslardan sonraki en büyük karbon yutağı olarak hayati bir rol üstleniyor?

https://twitter.com/temavakfi/status/1996871279513673793?s=20

Geri dönülmez kayıp: 500 yıllık oluşum 16 yılda siliniyor

Dr. Hikmet Öztürk, toprağın yaşamın ve insan sağlığının temeli olduğunu, gıdaların yüzde 95’inin topraktan geldiğini vurguladı. Ancak, bugün halen toprak bozulumunun ana nedeni erozyon olarak öne çıkıyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Türkiye ve Dünya Erozyon Verileri:

  • Küresel Kayıp: Dünyada her yıl yaklaşık 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor.
  • Türkiye Kaybı: Türkiye’de ise bu miktar yılda 642 milyon ton civarında.
  • Hız Farkı: En endişe verici veri, 1 santimetre toprağın oluşması için gereken 500 yıllık sürenin, Türkiye’de sadece 16 yılda kaybediliyor olmasıdır. Bu hız, toprak oluşum hızından 31 kat daha hızlı bir kayıp anlamına gelmektedir.

İklim kriziyle mücadelenin anahtarı: Toprak

Dr. Öztürk, toprağın yalnızca tarım ve hayvancılık için değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için de merkezi bir aktör olduğunu belirtiyor. Toprak, okyanuslardan sonraki en büyük karbon yutağı olarak atmosferdeki karbondioksiti bünyesinde tutma kapasitesine sahiptir. Toprakların erozyonla yok olması, bu karbonun atmosfere geri salınmasına neden olarak iklim krizini derinleştirmektedir.

Sağlıklı Kentler İçin Toprak:

  • Isı Adaları: Kentlerdeki büyük sıcaklık artışları (ısı adaları) sorununu azaltmanın en etkili yolu, kentlerdeki yeşil alanları ve sağlıklı toprağı artırmaktır. Bir ağacın gölgesinin bile sıcaklığa bağlı ölümleri azaltmada hayati rol oynadığı belirtiliyor.
  • Gıda Güvenliği: Kentlerin gıda güvenliği, kırsaldaki tarım topraklarının verimliliğinin korunmasına doğrudan bağlıdır.

2050 tehlikesi: Yarı yarıya verim kaybı

İklim krizinin ve kuraklığın etkileri her geçen gün artarken, erozyonun devam etmesi durumunda Türkiye’nin geleceği için yapılan tahminler oldukça karamsardır:

  • Verimlilik Kaybı: Erozyon bu şekilde devam ederse, 2050 yılına kadar topraklarımızın verimliliği yüzde 50 azalacak.
  • Gıda İhtiyacı: Aynı dönemde artan nüfus nedeniyle küresel gıda ihtiyacının da yüzde 50 artacağı öngörülmektedir.

Bu iki zıt eğilimin birleşimi, Türkiye’yi ve dünyayı ciddi bir gıda krizi ve açlık riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.

Türkiye’de alınan önlemler ve eğitim

TEMA Vakfı’nın kurulduğu günden bu yana, başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkları korumak için çalıştığını belirten Öztürk, bu doğrultuda yapılan çalışmalara dikkat çekti:

  • Yasal Katkı: 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun çıkarılmasında önemli rol oynanmıştır.
  • Ağaçlandırma: Kurulduğu günden bu yana, Türkiye genelinde 43 milyonu aşkın fidan ve 700 milyon meşe palamudu toprakla buluşturulmuştur.
  • Ekolojik Okuryazarlık: TEMA Vakfı, 81 ilde uygulanan doğa eğitim programları ve eğitim portalları aracılığıyla çocuklar, gençler ve öğretmenler de dahil olmak üzere geniş bir kitleye ekolojik okuryazarlık konusunda farkındalık kazandırmaktadır.

Toprağı korumak, yaşamı korumaktır

Dr. Hikmet Öztürk’ün “Toprak varsa yaşam var” sözü, erozyonla mücadeledeki aciliyeti özetlemektedir. Türkiye’nin 500 yılda oluşan toprağı 16 yılda kaybetmesi, sadece bir tarım sorunu değil, aynı zamanda ulusal güvenlik, su fakirliği, gıda krizi ve iklim kriziyle mücadelede geri adım atılması anlamına gelmektedir. Gıda ihtiyacının %50 artacağı bir gelecekte toprak verimliliğinin %50 azalması senaryosu, bilim ve siyaset dünyasına acil bir eylem çağrısıdır. Toprağı merkeze alan çözümler, bireysel ve kurumsal sağlığımızı, yaşam kalitemizi ve gezegenimizin geleceğini koruyan yegâne çözümlerdir.

Kaynak: Tema Vakfı

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×