İngiltere’de kritik alarm: Kuraklık tehlikesi yeni yıla taşınıyor, hortum yasağını aşan sert kısıtlamalar kapıda

İngiltere’deki su şirketleri ve hükümet yetkilileri, Meteoroloji Ofisi’nin (Met Office) uzun vadeli tahminleriyle birlikte, ülkenin onlarca yıldır görmediği şiddette bir kuraklık dönemine girme riski nedeniyle acil durum planlarını hazırlıyor. Eğer beklenen ortalamanın altında yağışlı kış senaryosu gerçekleşirse, su şirketlerinin hortumla sulama yasağının ötesine geçen, işletmelerin su kullanımını dahi kısıtlayacak sert önlemlerle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.

Bu gelişme neden önemliydi? İngiltere’nin su kaynakları, 2024 yazındaki rekor kuraklık nedeniyle büyük ölçüde tükendi. Eylül ve Ekim aylarındaki yağışlara rağmen, yeraltı suyu seviyeleri ve barajlar olması gereken seviyeye ulaşamadı. Ortalama baraj depolama kapasitesi, yılın bu dönemi için normal olan %76 ortalamasına kıyasla %63,3 seviyesindeydi; hatta Batı Sussex ve Somerset’teki bazı kritik barajlarda bu oran %30’un altındaydı. Chartered Institution of Water and Environmental Management’tan Alastair Chisholm’un belirttiği gibi, “ikinci kurak kış, işlerin ciddileşmeye başladığı zamandır.” Bu durum, önümüzdeki ilkbahar ve yaz aylarında su kıtlığı riskini ciddi anlamda artırıyor.

Acil durum senaryoları: İşletmelere kısıtlama geliyor

Hidrologlar ve su uzmanları, kuraklıktan istikrarlı bir toparlanma için tüm kış boyunca olağanüstü yağışlara ihtiyaç duyulduğu konusunda uyarıyor. Ancak Met Office’in artan kuraklık riski uyarısı alarm zillerini çaldırıyor. South East Water gibi şirketler, bazı işletmelerin (örneğin bina ve ekipman temizliği veya otel havuzlarının doldurulması) su kullanmasını yasaklayacak yerel bir su kısıtlama emri için başvuruda bulundu.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Reading Üniversitesi’nden Profesör Hannah Cloke, bazı barajların kapasitelerinin üçte birinden daha az kapasitede çalışmasının yılın bu dönemi için endişe verici olduğunu belirtti. Uzmanlara göre, hükümetin “önemli yağışları bekleme” stratejisi büyük riskler taşıyor ve su açığının boyutunun, yürürlükte kalan kuraklık emirleri ve hortum yasaklarıyla kanıtlandığını ifade ediyor.

Altyapı ve siyasi irade krizi: Yeni barajlar yeterli değil

İngiltere’nin su direnci konusundaki en büyük eksikliklerinden biri, 30 yılı aşkın süredir yeni büyük bir baraj inşa edilmemiş olmasıdır. Ülke, artan nüfusu ve iklim değişikliği nedeniyle artan sıcak yaz riskleriyle karşı karşıya kalırken, muslukların akması için sürekli yağışa bağımlı kalmaya devam ediyor.

Su ve Çevre Yönetimi Kurumu’ndan Chisholm, hükümetin yeni barajları duyurmaya odaklandığını, ancak sızıntıların durdurulması, akıllı sayaçların yaygınlaştırılması ve yeni evlere su tasarruflu cihazların takılması gibi su verimliliği politikaları konusunda “çok daha az proaktif” davrandığını eleştirdi. Chisholm, baraj inşası on yıllar sürerken, su kullanıcılarının tüketimlerini hızla azaltmaya desteklenmemesini “saçmalık” olarak nitelendirdi ve bu konuda “ikisinden birini seçmek gibi bir durum söz konusu olmadığını” belirtti.

Değişken yağış düzenine uyum zorunluluğu

İngiltere’nin karşı karşıya olduğu “ikinci kurak kış” riski ve su kısıtlamaları, Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve iklim değişikliğinin etkilerini yoğun hisseden bölgeler için önemli bir ders niteliğindedir. Leeds Üniversitesi’nden Dr. Megan Klaar’ın belirttiği gibi, iklim değişikliği yağış düzenlerini daha değişken hale getiriyor; daha uzun kurak dönemler ve daha yoğun yağışlı dönemler yaratıyor. Bu durum, yağmurun “tam zamanında” geleceğine güvenmeyi güvenilmez bir strateji haline getiriyor.

Türkiye, İngiltere gibi, kuraklık ve ani selleri bir arada yaşayan bir ülke olarak, hem arzı artıracak (barajlar) hem de talebi yönetecek (sızıntı azaltma, su verimliliği) kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç duyuyor. İngiltere’deki uzmanların önerdiği sulak alanları restore etmek, su havzalarını yeniden ağaçlandırmak ve toprak sağlığını iyileştirmek gibi doğa temelli çözümler, suyun arazide tutulmasına ve nehir sistemlerindeki hareketinin yavaşlatılmasına yardımcı olarak, Türkiye için de kritik önem taşımaktadır.

Erteleme lüksü kalmadı

İngiltere’deki kuraklık krizi, iklim değişikliği çağında su güvenliğinin artık bir lüks değil, ulusal bir zorunluluk olduğunu gösteriyor. Su kaynaklarının yeniden dolması için “olağanüstü yağışlara” bel bağlamak, bilimsel verilere dayanan sorumlu bir yönetim yaklaşımı olmaktan uzaktır. Hükümetin dokuz yeni baraj geliştirme adımını memnuniyetle karşılayan Su Bakanı Emma Hardy’nin çabalarına rağmen, uzmanlar bu uzun soluklu çözümlerin yanı sıra sızıntı yönetimi ve su tasarrufu gibi hızlı uygulanabilir, düşük maliyetli tedbirlerin de eş zamanlı olarak hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kuraklıkların küresel bir sorun haline geldiği bu dönemde, İngiltere’nin deneyimi, tüm ülkeler için su verimliliği politikalarının siyasi öncelik haline getirilmesi gerektiğini kanıtlamaktadır.

Kaynak: The Guardian, Meteoroloji Ofisi (Met Office), Chartered Institution of Water and Environmental Management, Reading Üniversitesi, Leeds Üniversitesi

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×