Çin ve İzlanda, yeşil enerji iş birliğini derinleştiriyor
İki ülke, jeotermal kaynaklar ve düşük karbonlu büyüme için ortak adımlar atacak
İki ülke, jeotermal kaynaklar ve düşük karbonlu büyüme için ortak adımlar atacak
Küresel enerji dönüşümünün öncü kurumlarından Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), son raporunda dünyanın yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç katına çıkarma hedefinin tehlikede olduğunu bildirdi. Ajans, bu yavaşlamanın başlıca nedenleri arasında ABD’de Donald Trump yönetiminin uyguladığı yeni enerji politikaları ile Çin’in piyasa bazlı fiyatlama sistemine geçiş kararını gösterdi. Peki bu durum, küresel iklim hedeflerini nasıl etkiliyor?
Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Lord Nicholas Stern, iklim eylemine yapılan yatırımların 21. yüzyılın en büyük ekonomik büyüme fırsatı olduğunu iddia ederek, fosil yakıtlarla desteklenen geleneksel büyüme modelini “kendi kendini yok eden” bir çıkmaz olarak nitelendirdi. Stern’e göre, fosil yakıtların yol açtığı çevresel zararların ekonomik maliyeti, nihayetinde bu büyümenin boşuna olmasına neden oluyor. Londra Ekonomi Okulu’ndan
ABD’deki Trump yönetimi, ülkenin yeşil enerji hedeflerine darbe vuracak kritik bir kararla, dünyanın en büyüklerinden biri olması beklenen Nevada’daki devasa Esmeralda 7 güneş enerjisi projesini iptal etti. Toprak Yönetimi Bürosu (BLM), Las Vegas büyüklüğünde bir alanı (yaklaşık 185 mil kare) kapsayacak ve NextEra Energy Resources, Leeward Renewable Energy gibi devlerin yürüteceği yedi ayrı projeyi içeren
Dünyanın en büyük rüzgâr santrali geliştiricilerinden Danimarkalı enerji devi Ørsted, sektörde yaşanan bir dizi aksaklık ve artan maliyetler nedeniyle iş gücünün yaklaşık dörtte birini azaltacağını duyurdu. Şirket, önümüzdeki iki yıl içinde, işten çıkarmalar ve doğal yollarla eksilmeler yoluyla 8.000 kişilik iş gücünden yaklaşık 2.000 pozisyonu sonlandırmayı planlıyor. Bu radikal karar, küresel yeşil enerji dönüşümünün, özellikle
Dünyanın en büyük 250 petrol ve gaz şirketi, kamuoyuna yeşil enerji dönüşümüne olan bağlılıklarını defalarca ilan etmelerine rağmen, küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 1,5’inden bile daha azına sahip. Barcelona Özerk Üniversitesi’nden araştırmacılar Marcel Llavero Pasquina ve Antonio Bontempi’nin Global Energy Monitor verilerini kullanarak yaptığı çalışma, fosil yakıt devlerinin küresel hidrokarbon üretiminin %88’inden sorumlu olmasına karşın,
Güneş enerjisi, gezegenin temiz enerjiye geçişinde sadece çevreci bir seçenek değil, artık maliyet etkinliği açısından da tartışmasız liderliğe yükseldi. Surrey Üniversitesi’nin yeni bir araştırmasına göre, güneş enerjisi, rüzgar dahil olmak üzere tüm diğer yenilenebilir kaynaklardan, kömür ve gaz gibi fosil yakıtlardan dahi daha ucuz bir enerji kaynağı olarak belirlendi. Araştırmacılar, en güneşli ülkelerde bir birim
Türkiye’nin temiz enerji hedeflerine ulaşma yolculuğunda çığır açacak bir gelişme yaşandı. iNOVAT ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım (BEDAŞ) işbirliğiyle, güneş enerjisini kullanarak suyu hidrojen ve oksijene ayıran, hidrojeni enerji kaynağı olarak depolayan ve ihtiyaç anında tekrar elektriğe dönüştüren Mobil Hidrojen Enerji Depolama Sistemi hayata geçirildi. Bu proje, sadece bir teknolojik yenilik değil; dağıtım şirketlerinin sahada kullandığı
Avrupa Birliği (AB) enerji tarihinde bir dönüm noktası yaşandı. Yayınlanan yeni verilere göre, Haziran ayında ilk kez güneş enerjisi, AB’nin elektrik ihtiyacının ana kaynağı olarak nükleer enerjiyi dahi geride bıraktı. AB genelinde üretilen elektriğin %22’si yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, nükleer enerjinin payı %21,6’da kaldı. Bu gelişme, Avrupa’nın enerji stratejilerinde ve küresel iklim hedeflerine ulaşma yolunda atılmış
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan Tüpraş, küresel enerji dönüşümünün öncülerinden biri olma hedefiyle devrim niteliğinde bir adım atıyor. Şirket, Avrupa Komisyonu’nun “Ufuk Avrupa Programı” tarafından desteklenen SUNFUSION projesiyle, geleneksel petrol rafinasyonunun ötesine geçerek, mikroalgler ve yağlı mayalar gibi biyolojik kaynaklardan yenilenebilir biyoyakıt üretecek. Bu inovatif yaklaşım neden bu kadar önemli? Türkiye’nin ve dünyanın
Dünya, iklim krizinin yarattığı emisyon sorununa çözüm ararken, ABD Enerji Bakanı’ndan gelen açıklamalar bilim ve teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bakan, yapay zekânın, güneşe güç veren nükleer füzyon enerjisini yakın gelecekte kontrol altına alarak, gezegenin enerji sorununu kökten çözeceğini iddia etti. Peki, bu iddia ne kadar gerçekçi? Böylesine büyük bir atılım dünya için ne anlama
Amerika Birleşik Devletleri genelinde, yenilenebilir enerji sektörü rekorları kırmaya devam ediyor. Ülkenin elektrik üretiminde güneş, rüzgar ve pil depolama sistemlerinin payı hızla artarken, bu durum fosil yakıtlara odaklanan mevcut yönetim politikalarına rağmen gerçekleşiyor.
İngiltere’nin kuzeyinde, enerji sektöründe dönüm noktası niteliğinde bir proje hayata geçiriliyor: yaklaşık 750 milyon sterlin (1 milyar dolar) bütçeyle dünyanın en büyük batarya projesinin inşaatına hemen başlanıyor.
Yeni yayımlanan bir analize göre, ABD hükümeti fosil yakıt sektörüne her yıl yaklaşık 31 milyar dolar değerinde sübvansiyon sağlıyor. Çevre kampanya grubu Oil Change International tarafından yapılan bu çarpıcı hesaplama, 2017 yılından bu yana bu rakamın iki kattan fazla arttığını ortaya koyuyor. Rapor, bu sübvansiyonların, iklim krizinin en kötü sonuçlarından kaçınmak için gerekli olan karbonsuzlaştırma
Afrika’nın iklim değişikliğine karşı mücadelesi, sadece çevresel bir kaygı olmanın ötesinde, kıtanın ekonomik ve sosyal kaderini belirleyecek bir dönüşümün habercisi olarak öne çıkıyor. Bu hafta Etiyopya’da düzenlenen Afrika İklim Zirvesi, kıtanın potansiyelini ve yaşadığı zorlukları bir kez daha gündeme taşıdı. Afrika liderleri, Kasım ayındaki BM COP30 zirvesi öncesinde, zengin ülkelerden finansman ve teknoloji desteği talep
Güneş enerjisi, gezegenin artan enerji ihtiyacını karşılamak ve iklim kriziyle mücadele etmek için en umut verici çözüm olarak görülüyor.
Geçtiğimiz hafta Çin’in başkenti Pekin’de düzenlenen büyük askeri geçit töreni, tanklar, toplar ve füzelerle geçmişin Soğuk Savaş atmosferini hatırlattı. Devlet Başkanı Şi Cinping, meydan okuyan bir söylemle ülkesinin “zorbalar tarafından sindirilmeyeceğini” ilan etti. Ancak Çin’in asıl gücü, askeri gösterilerden ziyade, yenilenebilir enerjideki hızlı yükselişi ve iklim krizine karşı küresel ölçekte sergilediği kararlılıktan geliyor. Bu gelişme
Türkiye, 2024 yılının ilk yarısında rüzgâr enerjisi kurulu gücünü artırarak Avrupa’da en çok yeni kapasite ekleyen ilk üç ülke arasına girdi. Avrupa Rüzgâr Enerjisi Birliği (WindEurope) verilerine göre, Türkiye bu dönemde devreye giren 100 yeni türbinle kurulu gücünü %39 oranında artırdı. Bu başarı, ülkenin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adım attığını gösteriyor. Verilerle
Milli İstihbarat Akademisi (MİA), yayımladığı analizde, enerji sistemlerinin dijitalleşme ve yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinin sadece çevresel faydalar sağlamadığını, aynı zamanda yeni ve ciddi riskler de barındırdığını ortaya koydu. “Enerji Güvenliği ve Dijital-Yeşil Dönüşüm” başlıklı analiz, elektrik şebekelerinin güvenilirliğini ve siber güvenliğini mercek altına aldı. Bu analiz, küresel ısınmayla mücadele ederken şebeke kararlılığı ve siber tehditler
Avrupa’nın önde gelen yenilenebilir enerji şirketlerinden Danimarkalı Orsted, ABD’deki Revolution Wind projesinin durdurulması üzerine Trump yönetimine karşı dava açtı.
Shell, Hollanda’nın Rotterdam limanında inşa etmeyi planladığı büyük biyoyakıt tesisinin inşasını durdurdu. Geçen yıl Temmuz ayında teknik sorunlar nedeniyle askıya alınan proje, şirketin tesisi “yeterince rekabetçi” bulmaması ve hissedar kârlarına öncelik vermesi nedeniyle tamamen iptal edildi. Bu karar, petrol ve gaz sektöründe yenilenebilir enerji projelerinden uzaklaşma ve fosil yakıtlara geri dönüş eğiliminin arttığına dair endişeleri
Avrupa, yenilenebilir enerji hedeflerine doğru kararlı adımlarla ilerliyor. WindEurope’un son raporuna göre, Avrupa rüzgar enerjisi kurulu gücü, bu yılın ilk yarısında 6,8 gigavatlık önemli bir artışla toplamda 291 gigavata ulaştı.
ABD Ulaştırma Bakanlığı, açık deniz rüzgar enerjisi projelerine ayrılan 679 milyon dolarlık federal fonun iptal edildiğini duyurdu.
Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember’in son analizine göre, küresel güneş enerjisi kurulumları yılın ilk yarısında şaşırtıcı bir büyüme gösterdi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64’lük bir artışla 380 gigavata ulaşan kapasite, güneş enerjisinin sadece en hızlı büyüyen değil, aynı zamanda küresel enerji sisteminin dönüşümünde belirleyici bir rol oynadığını kanıtlıyor. Geçtiğimiz yıl Eylül’de aşılan kapasite
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye’nin elektrik kurulu gücünün Temmuz sonu itibarıyla 120 bin 163 megavata ulaştığını duyurdu.
Güney Çin kıyılarında kurulan OceanX, dünyanın en güçlü yüzen rüzgar türbini olarak mühendislik alanında çığır açıyor. Bu devasa, çift başlı türbin, geleneksel sabit rüzgar türbinlerinin aksine, denizin derinliklerine çelik kablolarla sabitlenerek daha güçlü rüzgar akımlarından yararlanıyor.
Polonya’nın devlete ait enerji şirketi Orlen, ülkenin kömürden daha temiz enerji kaynaklarına geçişinde önemli bir adım atarak, Avrupa’nın ilk BWRX-300 küçük modüler nükleer reaktörünü (SMR) inşa edeceğini duyurdu.
Japon enerji şirketi Mitsubishi Corp., ülkedeki üç açık deniz rüzgar projesinden çekilme kararı aldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, TÜRKSAT’ın geçen yıl devreye aldığı güneş enerjisi santralinin (GES) ilk yılında 17,5 gigavat saat elektrik üreterek 82 milyon lira tasarruf sağladığını bildirdi.
Japonya, ülkenin güneybatısındaki Fukuoka kentinde ilk ozmotik enerji santralini açarak temiz enerji üretimi alanında önemli bir adım attı. Dünyada türünün ikinci örneği olan bu santral, yılda yaklaşık 880 bin kilovatsaat elektrik üreterek, bir tuzdan arındırma tesisini çalıştıracak kadar enerji sağlayacak. Ozmotik enerji nedir ve avantajları nelerdir? Ozmoz, suyun doğal olarak yarı geçirgen bir zar aracılığıyla
Çin, iklim hedeflerini yakalamak amacıyla dünyanın en büyük güneş enerjisi santralini inşa etmeye hazırlanıyor. Tibet platosunda Chicago büyüklüğünde, yaklaşık 610 kilometrekarelik bir alanı kaplayacak olan bu dev proje, Çin’in yenilenebilir enerjiye yaptığı büyük yatırımın bir göstergesi. Emisyonlar hedeflerden önce zirveye ulaşabilir Son araştırmalar, bu yatırımların ilk sonuçlarını vermeye başladığını gösteriyor. Ülkenin karbon emisyonları, 2025’in ilk
Hindistan, hızla büyüyen ekonomisi ve artan enerji talebiyle birlikte, güneş enerjisi sektöründe Çin’den sonra en büyük ikinci oyuncu olma hedefinde. Ülke, 7 trilyon dolarlık küresel güneş enerjisi ödülünden payını almak isterken, ABD ve Çin’den kaynaklanan iki büyük engelle karşı karşıya. ABD’nin ticaret politikaları ve Çin’in tedarik zinciri üstünlüğü Hindistanlı güneş enerjisi üreticileri, en büyük ve
Yeni bir araştırmaya göre, uzaydaki güneş panelleri (SBSP), 2050 yılına kadar Avrupa’nın kara tabanlı yenilenebilir enerji ihtiyacının %80’ini karşılayabilir. Bu teknoloji, kıtanın enerji şebekesinin maliyetini %15’e kadar düşürebilir ve pil depolama ihtiyacını üçte ikiden fazla azaltabilir. Nasıl çalışıyor ve potansiyeli ne? King’s College London araştırmacılarının gerçekleştirdiği bu çalışma, uzay tabanlı güneş enerjisinin (SBSP) Avrupa üzerindeki
CW Enerji, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en büyük ve en verimli enerji yatırımlarından birine imza attı. CW Enerji iştiraki CW Solar Cell Enerji AŞ tarafından hayata geçirilen entegre güneş hücresi üretim tesisinde üretilen TOPCon hücreler dünya standartlarının üzerinde verimlilik sunuyor, güneş hücreleri üretme kapasitesiyle de sektörde öncü bir rol üstleniyor. CW Enerji bu tesis ile Türkiye’nin
Hindistan’ın petrolle daha fazla biyoyakıt harmanlama çabası, ülkenin milyonlarca ton karbondioksit emisyonunu azaltmasına ve değerli dolar rezervlerini korumasına yardımcı oldu. Ancak aynı zamanda araç sahipleri ve gıda politikası uzmanları arasında yakıt verimliliği ve gıda güvenliği üzerindeki potansiyel etkisi konusunda endişelere yol açtı.
PLOS ONE dergisinde yayınlanan yeni bir MIT araştırması, güneş enerjisi fiyatlarının neden bu kadar düştüğünü ortaya koyarak, fotovoltaik (PV) sistemlerini net sıfır hedefleri için küresel bir değişim motoru haline getiren karmaşık gizli atılımları ortaya çıkarıyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede temel strateji, rüzgar ve güneş gibi temiz kaynaklardan üretilen elektrikle her şeyi çalıştırmak. Ancak çelik fabrikaları, çimento tesisleri ve uzun mesafeli yolcu uçakları gibi bazı sektörler için elektrik pratik bir çözüm sunmuyor. İşte bu noktada, depolanabilen ve yakılabilen temiz bir yakıt olarak yeşil hidrojen devreye giriyor. Uzmanlara göre, bu teknoloji ya sera
Avrupa’nın en büyük rüzgar enerjisi şirketi Ørsted, hisse senedi fiyatlarının tüm zamanların en düşük seviyesine gerilemesinin ardından, iş modelini bozmakla Donald Trump’ı suçladı. Şirket, ABD’deki rüzgar enerjisi projelerinin değerini düşüren politikalar nedeniyle 9 milyar dolarlık (6,7 milyar sterlin) bir fon toplamak zorunda kaldığını duyurdu. Rüzgar enerjisi sektöründe “olağanüstü durum” Danimarka merkezli Ørsted, pazartesi günü yatırımcılara
OpenAI’nin yeni ve güçlü yapay zeka modeli GPT-5, teknolojik yetenekleriyle öne çıkarken, enerji tüketimi konusunda endişeleri de beraberinde getiriyor. Şirket, önceki modellerde olduğu gibi GPT-5’in güç tüketimiyle ilgili resmi verileri paylaşmıyor. Ancak uzmanlar, bu yeni modelin, önceki versiyonlardan kat kat daha fazla enerji harcayabileceğini belirtiyor. Enerji tüketimi ve çevresel maliyet Geçmişte basit bir metin yanıtı,
Avrupa Komisyonu, Fransa’nın açık deniz rüzgar enerjisi alanındaki 11 milyar avroluk devlet destek programını onayladı.