Dünya genelindeki gemilerden son 5 yıl içinde 90.000’den fazla petrol sızıntısı tespit edildiÄŸi, ancak bunların sadece 474’ünün yetkililere bildirildiÄŸi ve neredeyse hiçbirinin ceza veya yaptırımla sonuçlanmadığı ortaya çıktı. Bu çarpıcı veriler, denizlerdeki kirliliÄŸin boyutunu ve mevcut düzenleyici mekanizmaların yetersizliÄŸini gözler önüne seriyor.
Gizlenen kirliliÄŸin boyutu

Guardian ve Watershed Investigations’ın Lloyd’s List’ten elde ettiÄŸi rakamlar, 2014-2019 yılları arasında bildirilen kirlilik olaylarını, aynı dönemde gemilerden kaynaklanan petrol sızıntılarını uydu görüntüleriyle sayan bilimsel bir çalışmayla karşılaÅŸtırıyor. Florida Eyalet Üniversitesi’nin yeni araÅŸtırması ise, uydular tarafından görülebilen gemilerden kaynaklanan tüm petrol sızıntılarının, kirlilik sınırlarını en az üç kat aÅŸtığı için yasa dışı olduÄŸunu ortaya koydu. Bu sızıntıların çoÄŸu, gemilerin dengede kalabilmek için kasıtlı olarak petrol içeren sintine suyunu boÅŸaltmasından kaynaklanıyor.
Plymouth Deniz Laboratuvarı’ndan Dr. Elizabeth Atwood, “KirliliÄŸin ne kadar az raporlandığı büyük bir bilinmezlik,” dedi. Oceana UK İcra Direktörü Hugo Tagholm ise, “Denizcilikten kaynaklanan bu petrol sızıntılarının yol açtığı aşırı düzeydeki zehirli kirliliÄŸi ve açıkçası durumun akıl almaz derecede az raporlanmasını duymak dehÅŸet verici,” ifadelerini kullandı.
Sızıntı kaynakları ve kümülatif etki

Bilim insanları tarafından 2014-2019 yılları arasında dünya denizlerindeki yüz binlerce uydu görüntüsü üzerinde yapılan kapsamlı analizler, bu sızıntıların %20’sinin (90.411) gemilerden kaynaklandığını ve yaklaşık İtalya büyüklüğünde bir alanı kapladığını ortaya koydu. Ayrıca, nakliye rotalarıyla örtüşen 21 yüksek yoÄŸunluklu sızıntı kuÅŸağı da tespit edildi. Buna karşılık, sızıntıların %2’si petrol platformları ve boru hatlarından, %6’sından biraz fazlası ise okyanus tabanındaki doÄŸal petrol sızıntılarından kaynaklandı. Geri kalanı ise kara kaynaklarından veya kimliÄŸi belirsiz gemilerden kaynaklandı.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Florida Eyalet Üniversitesi’nden emekli okyanus bilimi profesörü Ian MacDonald, “Verilerimiz bu sızıntıların kalıcı ve yaygın ihlalleri temsil ettiÄŸini gösteriyor” dedi. BaÅŸyazar Carrie O’Reilly ise, “Bu, ambar atıklarının küresel okyanuslarda onlarca yıldır yaygın bir sorun olduÄŸunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Yetersiz yaptırımlar ve düzenleyici zafiyetler

Bu kirlilik olaylarının yalnızca küçük bir kısmı, Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme (Marpol) kapsamında herhangi bir yaptırıma tabi tutuldu. McDonald, iyi finanse edilen bir nakliye şirketine karşı dava açmanın zaman ve masrafının çok yüksek olduğuna inandığını belirtti.
Avrupa Sayıştayı Mart ayında, Avrupa sularında, AB kirlilik yasalarının bazen Marpol’ü aÅŸan bir sıkılıkta olmasına ve uydu tabanlı sistemlerin kullanılmasına raÄŸmen, yaptırımların sınırlı cezalar ve çok az kovuÅŸturma ile dengesiz kaldığı konusunda uyarıda bulundu. Denetimden sorumlu ECA üyesi Nikolaos Milionis, AB ülkelerinin uydu tabanlı sistem tarafından tespit edilen olası sızıntıların yarısından azını kontrol ettiÄŸini ve sonuç olarak vakaların yalnızca %7’sinde kirliliÄŸi doÄŸruladığını belirtti.
Denetçiler, gemilerden kaynaklanan kirliliÄŸin ciddi bir sorun olduÄŸu ve Avrupa denizlerinin dörtte üçünden fazlasının kirlilik sorunu yaÅŸadığının tahmin edilmesiyle, AB’nin insanların saÄŸlığını, biyolojik çeÅŸitliliÄŸi ve balık stoklarını koruma konusundaki sıfır kirlilik hedefine ulaÅŸmanın mümkün olmadığı sonucuna vardı.
Deniz yaşamı üzerindeki tehditler ve sintine boşaltımı

Uzmanlar, bu kronik sızıntıların deniz yaÅŸamını tehdit ettiÄŸi konusunda uyarıyor. O’Reilly, “Görünürdeki tüm petrol tabakalarının deniz ortamına zararlı olduÄŸu düşünülmeli, özellikle de eser miktardaki petrolün deniz besin ağının temelini oluÅŸturan planktonik organizmalara zarar verdiÄŸi göz önüne alındığında,” dedi. McDonald ise, tek tek petrol hacimlerinin küçük olmasına raÄŸmen, tüm gemi trafiÄŸi ve bu sızıntıların zamanla artmasıyla kümülatif etkinin kesinlikle önemli olduÄŸunu belirtti.
Gemilerden kaynaklanan kirliliğin çoğu, sintine boşaltma olarak bilinen işlemden kaynaklanmaktadır. Bir geminin makine dairesinden gelen yağ ve potansiyel olarak zehirli sıvılar, geminin en alt kısmı olan sintinede birikir. Gemilerin sintine suyundan kurtulmaları gerekir çünkü kontrol edilmediği takdirde geminin dengesini etkileyebilir ve aşındırıcı olabilir, bu da güvenlik tehlikelerine yol açabilir. Büyük gemilerde bulunan yağlı su ayırıcı ile arıtılırsa yasal olarak denize salınabilir, ancak bu her zaman gerçekleşmiyor. Bir denizci, bazı gemilerin bakımsız olabileceğini veya yağ-su ayırıcısının devre dışı bırakıldığını veya bozulduğunu belirtti. Sintine suyu ayrıca arıtma için limana da boşaltılabilir, ancak bu maliyetli bir seçenektir.
Denizcilikteki ticari baskılar ve limanlardaki kontrol yetersizlikleri de bu yasa dışı boşaltımların ana nedenleri arasında gösteriliyor. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ise, gemilerin Marpol Sözleşmesi Ek I kapsamında petrol ve sintine suyu boşaltımlarını kaydetmeleri gerektiğini ve bu kayıtların bayrak ve liman devletlerinin kontrol ve izleme yapmasına olanak tanıdığını belirtti.
Okyanus korumacıları, nakliye sektörünün temizlenmesi için daha fazla eylemde bulunulmasını istiyor. Tagholm, fosil yakıtlara olan bağımlılığın sona erdirilmesi halinde, bu tür sızıntıların deniz besin zincirlerinin temellerini bozan ciddi sonuçlarının da durdurulabileceğini vurguladı.
FotoÄŸraf: Velid A





