Güneydoğu Asya’nın dinamik ekonomilerinden Vietnam, son yılların en şiddetli doğal afetlerinden biriyle sarsılıyor. Ülkenin orta kesimlerini etkisi altına alan ve meteorolojik kayıtları altüst eden şiddetli yağışlar, sadece fiziksel bir yıkıma yol açmakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir insani trajediye dönüştü. Hafta başından bu yana devam eden felakette ölü sayısı 55’e yükselirken, kayıp olan 13 kişiden hala haber alınamıyor. Suların çekilmemesi ve arama kurtarma çalışmalarının zorlukla yürütülmesi, bilançonun daha da ağırlaşacağı endişesini doğuruyor.

Peki, binlerce kilometre ötedeki bu su baskınları dünya ekonomisi için neden kritik bir önem taşıyor? Vietnam’ın sulara gömülen bu bölgeleri, küresel tedarik zincirinin hangi hayati halkasını oluşturuyor? İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği bu tür afetler, gıda güvenliği açısından bize ne tür mesajlar veriyor? Bu soruların cevabı, sular altında kalan kahve tarlalarında ve yıkılan köprülerin enkazında yatıyor.
Felaketin bilançosu ve Dak Lak trajedisi
Vietnam hükümetinin ve yerel afet ajanslarının paylaştığı son verilere göre, ülkenin orta kesimlerinde geçtiğimiz hafta boyunca metrekareye düşen yağış miktarı 1.900 milimetreyi aştı. Bu rakam, dünyanın pek çok bölgesinin yıllık toplam yağış miktarından bile fazla. Gökyüzünün adeta delindiği bu süreçte, nehirler taştı, baraj kapakları zorlandı ve yamaçlardan kopan toprak kütleleri yerleşim yerlerini yuttu.

Felaketin merkez üssü olarak, ülkenin “kahve başkenti” olarak bilinen Dak Lak eyaleti öne çıkıyor. Toplam can kaybının neredeyse yarısı, yani 27 ölüm bu bölgede gerçekleşti. Turistik cazibe merkezi olan Khanh Hoa eyaletinde ise 14 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer, kayıp olan 13 kişiyi bulmak için asker ve polis ekiplerinin seferber olduğunu, ancak heyelan riski nedeniyle çalışmaların aksadığını belirtiyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
İklim DeğişikliğiÇin, ABD’nin bıraktığı iklim liderliği boşluğunu neden doldurmuyor? -
-
Yüz binlerce insan evsiz, tarım arazileri yok oldu
Vietnam Afet Ajansı’nın raporları, yıkımın boyutunu gözler önüne seriyor. Şu ana kadar 235 binden fazla evin sular altında kaldığı doğrulandı. Bu, yaklaşık bir milyon insanın barınma sorunuyla karşı karşıya kaldığı veya eşyalarını, anılarını çamurlu sulara teslim ettiği anlamına geliyor. Bölgedeki altyapı, okullar ve sağlık ocakları da selden nasibini almış durumda.
Ancak asıl uzun vadeli yıkım, tarım sektöründe yaşanıyor. Yaklaşık 80 bin hektarlık ekili alanın zarar gördüğü bildiriliyor. Bu alanların içinde pirinç tarlaları, meyve bahçeleri ve en önemlisi kahve plantasyonları bulunuyor. Hükümetin ilk tahminlerine göre sel felaketinin ülke ekonomisine verdiği doğrudan zarar şimdiden 341 milyon doları (yaklaşık 11 milyar TL) aşmış durumda. Uzmanlar, sular çekildikten sonra ortaya çıkacak altyapı hasarı ve üretim kaybıyla bu rakamın katlanarak artacağını öngörüyor.

Küresel kahve tedarik zincirinde kırılma riski
Vietnam, dünyanın en büyük ikinci kahve üreticisi ve özellikle hazır kahvelerde (granül kahve) ve espresso harmanlarında kullanılan “Robusta” çekirdeklerinin dünyadaki bir numaralı tedarikçisi konumunda. Felaketin vurduğu Dak Lak ve çevresi, ülkenin kahve üretiminin kalbi olarak nitelendiriliyor.
Tarımsal emtia uzmanları şu noktaya dikkat çekiyor: Hasat dönemine denk gelen veya hasadın hemen öncesinde yaşanan bu tür seller, sadece mevcut ürünü çürütmekle kalmıyor, aynı zamanda kahve ağaçlarının köklerine zarar vererek gelecek yılların verimini de düşürüyor. Sular altında kalan depolardaki stokların bozulması ve lojistik yolların (köprü ve yolların) çökmesi nedeniyle kahve sevkiyatında ciddi aksamalar yaşanması bekleniyor. Bu durum, Londra ve New York borsalarında işlem gören kahve vadeli işlemlerinde fiyatların yukarı yönlü hareket etmesine neden olabilir.

İklim krizi ve plansız kentleşme etkisi
Meteoroloji uzmanları ve çevre bilimciler, Vietnam’da yaşanan bu felaketin “sadece kötü hava koşulları” ile açıklanamayacağını belirtiyor. İklim değişikliği nedeniyle okyanus suyu sıcaklıklarının artması, bölgedeki tayfun ve tropikal depresyonların daha fazla nem taşımasına ve daha şiddetli yağış bırakmasına neden oluyor.
Buna ek olarak, Vietnam’ın hızlı ekonomik büyümesiyle paralel ilerleyen ormansızlaşma ve nehir yataklarına yapılan yapılaşma, toprağın su tutma kapasitesini azaltıyor. Doğal drenaj alanlarının betonlaşması, 1.900 mm gibi ekstrem yağışlarda suyun tahliye olmasını imkansız hale getiriyor ve sel felaketlerinin yıkıcı etkisini artırıyor. Uzmanlar, Güneydoğu Asya ülkelerinin afet dirençli altyapı yatırımlarına öncelik vermemesi durumunda, bu tür manzaraların “yeni normal” olacağı uyarısında bulunuyor.
Türkiye ve Karadeniz Bölgesi ile benzerlikler
Vietnam’daki sel felaketi, Türkiye için de önemli dersler ve doğrudan etkiler barındırıyor.
- Coğrafi ve Klimatik Benzerlik: Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi (Rize, Artvin, Giresun), dik yamaçları, yüksek yağış rejimi ve heyelan riskiyle Vietnam’ın orta kesimleriyle benzerlik gösteriyor. Vietnam’da yaşananlar, Karadeniz’deki dere yatağı ıslahlarının ve yapılaşma yasaklarının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizi, Türkiye’de de yağış rejimini değiştiriyor ve ani sel baskınlarını tetikliyor.
- Kahve Fiyatlarına Yansıma: Türkiye, kişi başı kahve tüketiminin hızla arttığı bir ülke. Özellikle “3’ü 1 arada” türü paketli kahveler ve uygun fiyatlı kahve zincirleri, Vietnam menşeli Robusta çekirdeklerini kullanıyor. Vietnam’daki üretim kaybı ve lojistik aksamalar, önümüzdeki aylarda Türkiye’deki market raflarına ve kafe menülerine zam olarak yansıyabilir. Türk tüketicisi, Asya’daki selin faturasını fincanında hissedebilir.
Doğa ile inatlaşmanın bedeli
Vietnam’dan gelen görüntüler ve 55 can kaybı haberi, insanoğlunun doğa karşısındaki çaresizliğini bir kez daha yüzümüze çarpıyor. Dak Lak eyaletinde hayatını kaybeden 27 kişi, sadece birer istatistik değil; plansız büyümenin ve iklim krizine karşı alınmayan önlemlerin kurbanlarıdır.
Bir haftada 1.900 mm yağış, kuşkusuz ekstrem bir doğa olayıdır. Ancak 235 bin evin sular altında kalması, sadece yağmurun şiddetiyle açıklanamaz; bu, yerleşim yerlerinin yanlış seçildiğinin ve altyapının yetersiz olduğunun bir kanıtıdır. Küresel ekonomi açısından ise bu felaket, “tek bir kaynağa bağımlılığın” risklerini gösteriyor. Dünya kahve üretiminin bu kadar büyük bir kısmının, iklim değişikliğine karşı bu denli savunmasız bir bölgede toplanmış olması, gıda güvenliği açısından stratejik bir zaafiyettir. Sular çekildiğinde geriye kalan çamur temizlenir, ancak kaybedilen canlar ve yok olan geçim kaynakları, Vietnam halkı için uzun yıllar sürecek bir travmanın başlangıcı olacaktır.
Kaynak: Reuters

