Asya, sonu gelmeyecekmiş gibi görünen ve iklim değişikliğiyle daha da şiddetlenen ölümcül yağmur mevsiminin pençesinde. Bu amansız doğa olaylarının son merkez üssü ise Orta Vietnam oldu. Hükümet yetkilileri tarafından Pazar günü yapılan açıklamalara göre, yalnızca geçen hafta meydana gelen seller ve toprak kaymaları nedeniyle ülkede 90’dan fazla kişi hayatını kaybetti, bir düzineye yakın kişi ise hala kayıp. Yerel halkın “daha önce hiç böyle olmamıştı” dediği bu felaket, gezegenin artan sıcaklıklar karşısında aşırı olaylara nasıl tepki verdiğinin en acı kanıtı haline geldi.

Bu yıl 14 tayfunun vurduğu Vietnam’da, birkaç on yıl önceki ortalama tayfun sayısı sadece beşti. Fırtına sayısındaki bu sarsıcı artış, Vietnam’ın hızlanan küresel ısınma karşısında ne kadar savunmasız olduğunu gösteriyor. Peki, kahve tarlalarını, turistik otelleri ve aile mezarlıklarını yutan bu çamurlu su, sadece bir hava olayı mı, yoksa altyapı yetersizlikleri ve yanlış planlamayla birleşen bir “iklim girdabı” mı? Vietnam’ın bu trajedisi, Türkiye gibi coğrafi olarak riskli bölgelere nasıl uyarılar gönderiyor?
İklim değişikliğinin vurduğu yeni merkez üssü: 1.8 metre yağış

Son birkaç gün içinde, Vietnam’ın en çok etkilenen eyaletlerinden birinde 1,8 metreden fazla yağmur kaydedildi. Bu miktar, kısa bir zaman dilimine sığdırılmış rekor düzeyde bir yağış demektir. Hafta sonu boyunca süren şiddetli yağışlar nedeniyle en az 200.000 evin sular altında kaldığı bildirildi. En çok etkilenen bölge ise, Da Nang civarından Nha Trang yakınlarına kadar güneyde 300 milden fazla uzanan Orta Vietnam kıyı şeridi oldu.

Felaket, ülkenin önemli ekonomik faaliyetlerini de felç etti. Kahve hasadının tam zirveye ulaştığı bu dönemde yaşanan seller, hasadı erteleyerek ve tarlalara zarar vererek milyonlarca dolarlık ekonomik kayba neden oldu. Kurtarma ekipleri, sürat tekneleriyle en çok hasar gören bölgelere ulaşmaya çalışırken, kurtarma ekibi lideri Dao Dang Cong Trung, gördükleri karşısında şaşkınlığını gizleyemedi: “Yerel halk, sel suyunun çok hızlı yükseldiğini ve hiçbir şey yapacak zamanları olmadığını söyledi. Birçok insan hayatını kaybetti.”
Tavsiye Edilen Haberler
-
Yenilenebilir EnerjiCOP31 ev sahipliği ile Türkiye bir temiz enerji merkezi haline gelebilir -
-
SürdürülebilirlikYanan ormanlar için gökyüzünden paraşütle tohum yağdı -
Yenilenebilir EnerjiJaponya’nın en büyük nükleer devine onay, küresel enerji dengesini değiştiriyor
Tayfun sayısındaki sarsıcı artış ve meteorolojik anomaliler

Vietnam’ı bu yıl vuran 14 tayfun, iklim krizinin doğal afet döngülerini nasıl değiştirdiğinin somut bir göstergesidir. Felakete neden olan son birkaç gündeki yağış bile bir siklondan kaynaklanmazken, sular çekilmeden ülkenin güney orta kıyılarında 15. büyük fırtınanın oluşması, bölgenin meteorolojik bir anomali yaşadığını kanıtlıyor.
Hanoi ve Ho Chi Minh Şehri gibi büyük metropoller de bu yıl sel felaketlerinden nasibini aldı. Hanoi, üç tayfunun yaşandığı iki haftalık dönemde sular altında kalırken, bir zamanlar kraliyet başkenti olan Hue çevresindeki nehirler, normal yağışlı dönemde bile 5 metre yükselerek özenle restore edilmiş tarihi yapıları çamurla kapladı. İklim bilimcileri, bu şiddetli ve amansız fırtına düzeninin, atmosfere daha fazla nem katan küresel ısınma ve ısınan Güney Çin Denizi’nin birleşimiyle tetiklendiğini vurguluyor.

Hükümete eleştiriler: Hidroelektrik ve altyapı sorunu
Sık sık yaşanan savaşlar ve zorluklarla şekillenen Vietnam halkı, olağanüstü dirençli olsa da, son yaşanan felaketler sonrası hükümetin hazırlıksızlığına yönelik eleştiriler hem internette hem de özel sohbetlerde yükseldi. Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre, doğal afetler Ocak ve Ekim ayları arasında yaklaşık 300 kişinin ölümüne veya kaybolmasına ve 2 milyar dolardan fazla hasara yol açtı.

Eleştirilerin odak noktası, özellikle sulama ve hidroelektrik santrallerinden (HES) aniden akan suların sellere olan katkısıydı. 51 yaşındaki Huynh Ngoc Phuong, 19 Kasım gecesi 20 dakika içinde bir metre yükselen sulardan ailesini kurtarmak için evinin çatısında delik açmak zorunda kaldığını anlattı. Komşularından en az üçünün hayatını kaybettiğini belirten Phuong, “Köyün tamamı yerle bir oldu; çamur, çöpler ve eşyalar her yerde. Hayata nereden ve nasıl yeniden başlayacağımı bilmiyorum” dedi. Bu durum, alarm ve tahliye sistemlerinin neden daha güçlü olmadığı, suyu nüfus merkezlerinden uzaklaştıran hafifletme sistemlerinin neden yetersiz kaldığı sorularını gündeme getirdi.
Vietnam bir iklim “sıcak noktası” olarak tanımlanıyor
İklim bilimcileri, Vietnam’ın ve diğer birçok ülkenin küresel ısınmanın yol açtığı hızlı değişimin önüne geçmek için daha hızlı hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Hong Kong Üniversitesi Yer Bilimleri Bölüm Başkanı Benjamin P. Horton tarafından yazılan 2024 tarihli bir çalışma, Vietnam’ı iklim değişikliğinin “sıcak noktası” olarak tanımlamıştır.
Bu araştırmalar, sıcaklıkların atmosfere nem kattığını ve Güney Çin Denizi’ni ısıtarak tayfun modelleriyle birleştiğini, bunun da bir risk girdabı yarattığını gösteriyor. Horton, “Daha yağışlı olması gereken bir dönemde doğal bir değişim yaşandığında, iklim değişikliği durumu bir üst seviyeye taşıyor,” diyerek, araştırmaların yüzyılda bir görülen aşırılıkların artık çok daha sık meydana gelebileceğini gösterdiğini belirtiyor. Artık yağmur, fırtına veya nehir seviyesiyle ilgili eski standartlar geçerliliğini yitirmiş durumda.
Türkiye ve bölgeye bağlantı: Karadeniz’deki HES ve sel riski
Vietnam’ın yaşadığı bu felaket, Türkiye için coğrafi ve yapısal açıdan önemli dersler içermektedir. Türkiye’nin de Akdeniz Havzası’nda bir iklim değişikliği “sıcak noktası” olarak kabul edilmesi ve özellikle Karadeniz kıyılarında yaşananlar, Vietnam’daki sorunlarla benzerlikler taşıyor:
- Aşırı Yağışlar: Türkiye’nin Artvin ve Rize gibi Karadeniz şehirleri, son yıllarda Vietnam’daki gibi kısa sürede yoğunlaşan ve can kaybına yol açan seller ve toprak kaymalarıyla mücadele ediyor. Bu durum, eski altyapıların yeni iklim koşullarına dayanamadığını gösteriyor.
- HES Tartışmaları: Vietnam’daki halkın eleştirilerinde olduğu gibi, Türkiye’de de Karadeniz’deki Hidroelektrik Santrallerinin (HES) inşası ve işletilmesi sırasındaki taşkın yataklarına müdahale, sellerin şiddetini artırdığı yönünde ciddi ve sürekli eleştirilere konu olmaktadır. Vietnam’daki facia, HES’lerin enerji üretimi faydası ile yerel ekolojiye ve sel riskine olan potansiyel zararları arasındaki dengeyi bir kez daha sorgulatıyor.
Direnç tek başına yeterli değil
Vietnam halkının zorluklar karşısındaki direnci takdire şayan olsa da, iklim krizinin acımasız gerçekleri karşısında sadece direncin yeterli olmadığını görüyoruz. Kurtarma ekibi lideri Trung’un “Ne hissedeceğimi bilemedim. Yardım edemediğim çok kişi vardı” sözlerindeki çaresizlik, felaketlerin artık “doğal” sınırları aştığını gösteriyor.
Bu trajedinin ardında, bilimle siyaset arasındaki uçurum yatıyor. İklim bilimcileri, eski standartların artık işlemediğini kanıtlasa da, hükümetler altyapılarını, tahliye sistemlerini ve enerji politikalarını (HES’ler gibi) bu yeni gerçeğe uyarlamakta yavaş kalıyor. Vietnam, küresel topluluğa bir uyandırma çağrısı yapıyor: İklim değişikliği, uzak bir tehdit değil, masum hayatlara ve milyarlarca dolarlık ekonomilere anlık zarar veren, kontrol edilmesi gereken bir altyapı felaketidir. Acilen harekete geçilmezse, bir asırda bir görülen aşırı hava olayları, her yılın yeni “normali” haline gelecektir.
Kaynak: New York Times

