Birleşik Krallık Kralı Charles, çevre ve iklim aktivizmiyle geçen yarım asrı aşkın sürenin ardından, insanlığın iklim kriziyle mücadele etme biçiminden duyduğu “hayal kırıklığını” dile getirdi. Kral, yeni bir ITV belgeselinde, gelecek nesillere “korkunç bir miras” bırakmak istemediğini belirterek, bilimsel verilerin mutlak gerçek olarak kabul edildiği diğer alanların aksine, iklim değişikliği konusunda bu durumun “o kadar da basit görünmediği” “çok tuhaf” bir olguya dikkat çekti.
Peki, Kral Charles’ın 1975’te Kanada Arktik bölgesine yaptığı ve belgesele konu olan gezinin üzerinden geçen 50 yılda buzullar nasıl eridi ve bu durum Kral’ın endişelerini nasıl tetikledi? Charles’ın 1970’teki çığır açan konuşmasından bu yana “perde arkasında kalmak” zorunda kalsa da hissettiği “sinir bozucu” durumun temel nedeni ne? Kral’ın, bu varoluşsal krize rağmen “hâlâ mümkün olduğuna inanmalıyız” şeklindeki umut mesajı, küresel liderlere ve kamuoyuna hangi sorumluluğu yüklüyor?
50 yıllık Uyarı: Arktik’in yıkıcı değişimi
Kral Charles’ın endişeleri, yayıncı Steve Backshall’ın sunduğu ‘Royal Arctic Challenge’ belgeselinde, Kral’ın 26 yaşındayken (1975) yaptığı Kanada Arktik gezisinin anıları üzerinden somutlaşıyor. Buzun altına daldığı ve çiğ fok ciğeri yediği bu gezi, Kral’ın çevre bilincinin şekillenmesinde önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Belgesel, Charles’ın ilk yolculuğundan bu yana geçen yarım asırda iklim değişikliği ve kirliliğin Arktik üzerindeki yıkıcı etkilerini inceliyor. Maceraperest Backshall, ziyaret ettiği Coronation Buzulu’nun uydu görüntüleriyle, son 50 yılda yaklaşık 0,6 mil (yaklaşık 1 km) eridiğini gösteren bir uzmanla sohbet ediyor. Backshall, buzulu terk ederken, “Burada durduğum yer, on yıl kadar bir süre içinde tüm bu buzlar eriyecek,” diyerek durumun ciddiyetini vurguluyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Ayrıca, belgeselde deniz kuşlarındaki kirliliği inceleyen bilim insanının, hayatlarının büyük bir kısmını denizde geçiren ölü fırtına kuşlarının midelerinde plastik parçaları bulması, 1970’ten bu yana uyarılan kirlilik sorununun hâlâ çözülemediğini gösteriyor.
“Neden bu kadar uzun sürüyor?”: Bilim ve eylem arasındaki uçurum
Kral Charles, belgeselde Steve Backshall’a, iklim krizine verilen yanıt hakkında duyduğu temel hayal kırıklığını şu sözlerle özetliyor: “Sorun bu, değil mi? Neden bu kadar uzun sürüyor? Bu zamana kadar düzeltmek için neredeyse çok geç oluyor.”
Kral, bu durumun bilimsel gerçeklere verilen tepki açısından “çok tuhaf” olduğunu düşünüyor. Ona göre, diğer bilimsel konularda herkes uzmanların söylediklerini mutlak gerçek olarak kabul ederken, iklim değişikliği söz konusu olduğunda “bazı nedenlerden ötürü, görünüşte o kadar basit değil.”
- Dönüm Noktası Kaygısı: Charles’ın en büyük endişesi, tüm bilim insanlarının bahsettiği “dönüm noktasına” geliniyor olmasıdır. Kral, bunların kurtarılabilir şeyler olduğuna inanmak gerektiğini, ancak umudu sağlamak için “harekete geçilmesi” gerektiğini belirtiyor.
- Perde Arkasındaki Hayal Kırıklığı: Charles, yıllardır Galler Prensi olarak “perde arkasında kalmak” zorunda kaldığını ve bu yavaş ilerleme nedeniyle hissettiği durumun “en hafif tabirle, çok sinir bozucu olabildiğini” itiraf ediyor.
Miras ve sorumluluk: Torunlarımdan hesap sormasını istemiyorum
Kral Charles’ın çevre konusundaki duyarlılığı yeni değil; kendisi, Galler Prensi olduğu 19 Şubat 1970’te yaptığı çığır açan konuşmada, plastik atıklar, kimyasal nehir kirliliği ve hava kirliliği sorunları konusunda uyarıda bulunmuştu.
Kral, Saray’da Backshall ile konuşurken, “genç nesillere” bırakılacak mirastan bahsediyor. Temel motivasyonunun, bulduğundan çok daha kötü bir durumda bir dünyayı bırakmanın adil olmadığı inancı olduğunu dile getiriyor.
“Bütün meselenin, her zaman insanların korku dolu bir mirasla uğraşmak zorunda kalmaması için onu iyileştirmek olduğunu düşündüm. Bu yüzden bunca yıl harcadım, çünkü torunlarımın beni bu konuda hiçbir şey yapmamakla suçlamasını istemiyorum. Önemli olan bu.”
Bu ifade, Charles’ın yıllar süren aktivizminin kişisel ve ahlaki bir sorumluluktan kaynaklandığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Geçmişten gelen uyarılara kulak vermek
Kral Charles’ın 50 yıl önceki uyarısının bugünün acı gerçekleriyle örtüşmesi, çevre ve iklim krizine karşı uzun vadeli ve tutarlı politikaların ne denli hayati olduğunu göstermektedir. Türkiye’de de deniz kirliliği, orman tahribatı ve düzensiz yapılaşma gibi sorunlar yıllardır bilim insanları tarafından dile getirilmektedir.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Kral Charles’ın hayal kırıklığı, Türkiye’nin de içinde bulunduğu küresel toplum için bir uyandırma çağrısı olmalıdır. Su kaynaklarının tükenmesi, aşırı hava olayları ve biyoçeşitlilik kaybı gibi Türkiye’yi doğrudan tehdit eden iklim sorunlarına karşı, bilim insanlarının uyarılarını siyasi ve ekonomik önceliklere kurban etmeden mutlak gerçekler olarak kabul eden ve acil eyleme geçen bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Kraliyetin vicdanı
Kral Charles’ın, küresel bir dönüm noktasına yaklaşılırken “hayal kırıklığı” itirafında bulunması, iklim eylemsizliğinin sadece çevresel bir hata değil, aynı zamanda ahlaki bir başarısızlık olduğunu göstermektedir. Bir yanda küresel liderlerin yavaşlığı ve bilimsel gerçeklere karşı takındığı tavır, diğer yanda ise torunlarına karşı vicdani sorumluluk hisseden bir Kral’ın çaresizliği yer almaktadır. Buzulun erimesi ve kuşların midesindeki plastikler, Kral’ın 1970’ten bu yana verdiği mücadelenin ne yazık ki tam anlamıyla karşılık bulamadığını ortaya koyuyor. Kral’ın umut mesajı, eyleme geçmek için hâlâ geç kalınmış olmadığına dair son bir çağrı niteliği taşımaktadır.
Kaynak: ITV Royal Arctic Challenge Belgeseli, Buckingham Sarayı, Galler Kırsal Yönlendirme Komitesi Konuşmaları.





