Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) yayımladığı şok edici veriler, Türkiye’nin son yıllarda Avrupa Birliği (AB) atık ihracatında zirvedeki yerini sağlamlaştırdığını ortaya koydu. AB, 2024 yılında toplam 31,6 milyon ton atık ihraç ederken, bunun 12 milyon 253 bin 956 tonu tek başına Türkiye’ye gönderildi. Daha da çarpıcı olanı, son 10 yıllık süreçte (2014-2024) AB’den Türkiye’ye ihraç edilen atık miktarı 118 milyon 667 bin ton gibi devasa bir rakama ulaştı.

Peki, AB’nin atık ihracatında neredeyse her yıl zirvede yer alan Türkiye, neden 213 ülke arasından en çok atığın gönderildiği destinasyon haline geldi? Bu on milyonlarca ton atık ithalatı, Türkiye’nin kendi atık yönetimi ve çevre sağlığı üzerinde nasıl bir baskı yaratıyor? Çin ve diğer Asya ülkelerinin atık alımını kısıtlaması, Türkiye’yi küresel atık ticaretinin yeni “ana durağı” mı yaptı?
10 yıllık yükseliş: Zirvedeki yerimiz sağlamlaşıyor
Eurostat verileri, Türkiye’nin AB atık ihracatındaki merkezi rolünü net bir şekilde gözler önüne seriyor. Türkiye, 10 yıllık süreçte (2015 yılı hariç, o yıl Çin birinciydi) AB’nin en fazla atık ihraç ettiği ülke konumunu korudu.
Türkiye’ye İhraç Edilen Atık Miktarları (2014-2024):
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
| Yıl | İhraç Edilen Atık Miktarı (Ton) |
| 2014 | 7.917.202 |
| 2017 | 10.357.284 |
| 2020 | 13.605.199 |
| 2021 (Zirve) | 14.524.267 |
| 2024 | 12.253.956 |
| 10 Yıllık Toplam | 118.667.000+ |
2016’dan 2021 yılına kadar Türkiye’ye ihraç edilen atık miktarında sürekli bir artış kaydedilirken, 2022-2023 yıllarındaki kısa bir düşüşün ardından 2024’te rakamlar tekrar yükselişe geçerek 12,2 milyon tonu aştı. Bu veriler, Türkiye’nin atık ithalatının, geçici bir durumdan öte, yapısal bir ticaret akışına dönüştüğünü gösteriyor.

Küresel değişim rüzgarları ve yeni rota: Türkiye
Eurostat’ın paylaştığı verilere göre, atık ithalatı sıralamasında büyük küresel değişimler yaşandı ve bu değişimler Türkiye’nin zirveye yerleşmesinde kilit rol oynadı.
- Çin’in Geri Çekilişi: 2015 yılında 7,5 milyon ton ile listenin zirvesinde yer alan Çin, 2020 yılından itibaren aldığı katı kararlar neticesinde ilk 10 ülke arasından tamamen çıktı.
- Gelişmiş Ülkelerin Gerilemesi: Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkeler de sıralamada yıllar içinde geriye düşerken, Hindistan ve Pakistan gibi gelişmekte olan ülkeler sıralamada yükseldi.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Çin ve Güneydoğu Asya ülkelerinin (Malezya, Tayland vb.) atık ithalatını ciddi şekilde kısıtlaması veya yasaklamasıyla birlikte, AB’nin büyük miktardaki atıkları için yeni ve daha az düzenlemeye tabi destinasyonlar arayışına girdiği görülüyor. Bu arayışın sonucunda, Türkiye, mevcut geri dönüşüm kapasitesi, coğrafi konumu ve daha esnek denetim mekanizmaları nedeniyle küresel atık ticaretinin birincil kapısı haline gelmiştir.

Türkiye’nin çevre ve denetim sorunu
Türkiye’ye ihraç edilen atıkların büyük bir kısmı kağıt, plastik ve metal gibi geri dönüştürülebilir atıklar olarak sınıflandırılsa da, bu devasa miktarın yarattığı sorunlar göz ardı edilemez.
- Çevre Felaketi Riski: Uzmanlar, ihraç edilen atıkların önemli bir kısmının yetersiz veya yasa dışı tesislerde işlendiğini, hatta doğrudan doğaya veya akarsu kenarlarına döküldüğünü belirtiyor. Özellikle plastik atık ithalatındaki kontrolsüzlük, ülkenin güney illerinde çevre kirliliğine dair ciddi endişelere yol açmıştır.
- Denetim İhtiyacı: Aşırı yüksek atık hacmi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın denetim kapasitesini zorlamakta, bu da yasa dışı yollarla giren veya geri dönüştürülemeyen “çöp” atıkların ülkeye girişini kolaylaştırmaktadır. Türkiye, “geri dönüştürülebilir hammadde” adı altında aslında işlenemeyecek atık yığınlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiye’nin atık yönetimi stratejisinin, kendi yerel atık üretimini azaltmaya ve atık tesislerinin kapasitesini artırmaya odaklanması gerekirken, bu kadar büyük hacimli bir ithalatın sürdürülebilirliği ve çevre etiği ciddi tartışma konusudur.

Sürdürülebilirlik miti
AB’nin atıklarını Türkiye’ye bu denli yüksek hacimde ihraç etmesi, Avrupa’nın kendi sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakat iddialarıyla çelişmektedir. Kendi sınırları içindeki atık sorununu çözmek yerine, bunu coğrafi olarak yakın bir ülkeye aktarmak, çevresel yükün ve kirliliğin coğrafi olarak yer değiştirmesinden başka bir anlama gelmemektedir. Türkiye, bu atık ithalatını ekonomik bir girdi olarak görse de, doğrudan ve dolaylı çevresel maliyetler bu ekonomik kazançtan çok daha ağır olabilir. Türkiye’nin, küresel atık ticaretinin bu tehlikeli akışına karşı acilen ithalat kısıtlamaları getirmesi ve denetim mekanizmalarını şeffaflaştırması, çevre ve halk sağlığı açısından hayati bir zorunluluktur.
Kaynak: Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) Verileri





