İklim krizi İzlanda’yı ısıtırken ilk kez sivrisinek görüldü!

Yayın: 21 Ekim 2025 14:48
Güncelleme: 21 Ekim 2025 14:48
Fotoğraf Kaynağı: Fotoğraf: Alex Dos Santos / Pexels

Küresel iklim krizinin en çarpıcı ve sembolik etkilerinden biri İzlanda’da yaşandı: Dünyada Antarktika ile birlikte sivrisinek popülasyonu olmayan nadir yerlerden biri olan bu ada ülkesinde, ilk kez sivrisineklere rastlandı. Bilim insanları, küresel ısınmanın ülkeyi böcekler için daha elverişli hale getirmesiyle bu durumun uzun süredir öngörülmekte olduğunu belirtiyordu. Bir vatandaş bilim insanı tarafından keşfedilen bu üç sivrisinek örneği, İzlanda’nın doğa tarihi ve halk sağlığı için yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.

Bu dünya için ne ifade ediyor? Bu olay, iklim değişikliğinin coğrafi sınırları nasıl yeniden çizdiğini gösteren en somut kanıttır. İzlanda’nın, kuzey yarımkürenin geri kalanına göre dört kat daha hızlı ısınması, buzulların çökmesine ve uskumru gibi sıcak suların balıklarının ülkenin sularına girmesine neden oluyordu. Sivrisineklerin yerleşme potansiyeli, İzlanda’nın benzersiz ekosistemini tehdit etmekle kalmayıp, küresel olarak Asya kaplan sivrisineği gibi istilacı türlerin yaydığı dang humması, Zika ve chikungunya gibi tropikal hastalıkların yayılma riskinin soğuk iklimlere doğru kaydığını gösteriyor.

Coğrafi kalkanın çöküşü: İzlanda 4 kat daha hızlı ısınıyor

İzlanda’da sivrisineklerin yerleşme olasılığı, ülkenin sert iklimi nedeniyle düşük görünüyordu. Ancak iklim krizi bu doğal bariyeri ortadan kaldırdı. İzlanda, kuzey yarımkürenin geri kalanına göre dört kat daha hızlı ısınıyor. Bu hızlı ısınma, ülkede bataklıklar ve göletler gibi sivrisinekler için bol miktarda üreme alanı yaratmaya başladı.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Keşfedilen tür: Soğuğa dayanıklı culiseta annulata

İzlanda Doğa Bilimleri Enstitüsü’nden böcek bilimci Matthías Alfreðsson, Kjós’un Kiðafell bölgesinde keşfedilen üç örneği teşhis etti: Culiseta annulata. Bu tür, sıradan sivrisinek türlerinden farklı olarak, soğuğa dayanıklı yapısıyla biliniyor ve kışı bodrumlar veya ahırlar gibi korunaklı yerlerde geçirerek İzlanda koşullarında hayatta kalma yeteneğine sahip.

Keşif, amatör bir doğa gözlemcisi olan Björn Hjaltason tarafından şarap bağlama çalışmaları sırasında kullanılan bir tuzakta yapıldı. Hjaltason, “kırmızı şarap rengi bir kurdelenin üzerinde garip bir sinek gördüğünü” belirterek, yakaladığı örnekleri teşhis için enstitüye gönderdi.

Küresel ölçekte istilacı tür tehdidi

İzlanda’daki bu ilk keşif, küresel ısınmanın dünya genelinde sivrisinek popülasyonlarının yayılımını nasıl etkilediğinin bir parçasıdır. Bu yıl Birleşik Krallık’ta da tropikal hastalık taşıyabilen istilacı türlerin yumurtalarına rastlanması (Kent’te Asya kaplan sivrisineği – Aedes albopictus ve Mısır sivrisineği – Aedes aegypti), iklimin ısınmasının sadece İzlanda’nın biyolojik izolasyonunu değil, aynı zamanda küresel halk sağlığı haritasını da değiştirdiğini gösteriyor.

Türkiye’ye uyarı: Vektör kaynaklı hastalıkların yayılımına dikkat

İzlanda’da sivrisinek görülmesi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz ve yakın coğrafyalar için önemli bir ders niteliğindedir. Türkiye, zaten Asya kaplan sivrisineği gibi istilacı türlerle mücadele etmekte ve bu türlerin Batı Nil Virüsü, dang humması gibi hastalıkları taşıma riski bulunmaktadır. İzlanda örneği, iklim değişikliği hızlandıkça, bu tür vektör kaynaklı hastalıkların coğrafi yayılımının daha kuzeye ve daha yüksek rakımlara doğru kayacağını gösteriyor. Türkiye için bu durum, halk sağlığı kurumlarının vektör kontrol programlarını ve gözetim sistemlerini, değişen iklim koşulları ve yeni türlerin olası yerleşimi doğrultusunda acilen güçlendirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Yorum

İzlanda'da ilk sivrisineklerin görülmesi, iklim değişikliğinin ne kadar beklenmedik ve sinsi şekillerde doğal sınırları ihlal ettiğinin çarpıcı bir kanıtıdır. Bu olay, sadece İzlanda'nın doğa bilimleri için yeni bir meydan okuma değil, aynı zamanda küresel bir halk sağlığı alarmıdır. Soğuğa dayanıklı bir türün yerleşme potansiyeli, İzlanda'nın da yakında tropikal bölgelerin tipik hastalığı olan dang humması gibi virüslerin potansiyel yayılım alanına dönüşme riskini gündeme getiriyor. Bu durum, $21.$ yüzyılda iklim kriziyle mücadelenin, sadece buzulları veya deniz seviyelerini korumakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda gezegenin en küçük, en tehlikeli canlılarının yayılımını kontrol etmeyi de içerdiğini gösteriyor. Bireysel bir keşif, küresel bir krizi özetliyor.

Kaynak: İzlanda Doğa Bilimleri Enstitüsü, The Guardian

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×