Arktik’in sembolü tehlikede: Bilim iklim değişikliğinin kutup ayıları için “kaçınılmaz” sonunu işaret ediyor

Yayın: 3 Aralık 2025 11:03
Güncelleme: 3 Aralık 2025 11:03
Fotoğraf Kaynağı: Bao Menglong

Kutup ayıları ve eriyen deniz buzulları arasındaki ilişki, iklim krizinin en çarpıcı görsel sembollerinden biri olmaya devam ederken, bazı çevrelerdeki “Kutup ayıları o kadar da tehlikede değil” iddiaları bilimsel verilerle çelişiyor. Carbon Brief’in geniş literatür incelemesi ve uzman görüşleri, genel kanının açık olduğunu gösteriyor: Arktik deniz buzulları eridikçe, kutup ayıları avlanma, çiftleşme ve üreme döngülerinde hayati zorluklarla karşılaşıyor. Bilim insanları, adapte olma çabalarına rağmen deniz buzları azaldıkça popülasyonlarının düşüşünün kaçınılmaz olduğunu öngörüyor.

Peki, Arktik’teki sıcaklıkların küresel ortalamanın neredeyse dört katı hızla artması, kutup ayılarının hayatta kalma eşiğini nasıl zorluyor? Yılın büyük bir bölümünde oruç tutmak zorunda kalan bu hayvanlar, buzsuz geçen daha uzun dönemlere ne kadar dayanabilir? Medyada sıklıkla dile getirilen “durum o kadar ciddi değil” iddiaları, bilimsel veriler karşısında neden geçersiz kalıyor?

Deniz buzu olmazsa, kutup ayısı olmaz

Kutup ayıları, avlanma, çiftleşme ve dinlenme gibi yaşam döngülerinin en önemli yönleri için deniz buzuna bağımlıdır. Alberta Üniversitesi’nden Prof. Andrew Derocher’ın ifadesiyle, “Deniz buzu olmadan deniz buzu ekosistemi olmaz ve bu ekosistemi kaybetmek, kutup ayılarını kaybetmek anlamına gelir.” Arktik’te sıcaklıklar hızla yükselmekte ve Arktik deniz buzu alanı 1979’dan bu yana yılın her ayında azalmaktadır.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Bilim insanları, 19 temel bölgeye yayılan kutup ayısı popülasyonunu incelemiş ve bu 19 alt popülasyonun tamamında bir dereceye kadar buz kaybı yaşandığını belirlemiştir. Bu alt popülasyonlar, buz erimesi ve büyümesinin yıllık düzenine göre dört “ekolojik bölgeye” ayrılmıştır:

  1. Mevsimsel: Yazın buzlar tamamen erir, ayılar karaya çıkarak yağ rezervleriyle yaşar.
  2. Iraksak: Tarihsel olarak yıl boyunca buz vardı, ancak buz artık kıyıdan uzaklaşıyor.
  3. Yakınsak: Yazın kıyı boyunca buz birikir, bu da ayılar için yıl boyunca buz üzerinde kalmayı sağlar.
  4. Takımadalar: Yıl boyunca tamamen buzla kaplıdır ve “kutup ayıları için son sığınak olması muhtemeldir.”

2016 yılında yayımlanan kapsamlı bir inceleme, “iklim değişikliği nedeniyle Arktik deniz buzunun kaybının, yaşam alanları boyunca kutup ayıları için birincil tehdit” olduğunu teyit etmektedir.

Uzayan oruç dönemi ve düşen popülasyon sağlığı

Kutup ayıları, yıl boyunca ihtiyaç duydukları enerjinin yaklaşık üçte ikisini, avın bol olduğu ilkbahar sonu ve yaz başında avladıkları halkalı foklar gibi avlarla tüketirler. Kışın avın az olduğu dönemde ise oruç tutarlar. Ancak iklim ısındıkça deniz buzları ilkbaharda daha erken çekiliyor ve kışın daha geç oluşuyor.

Bu durumun sonuçları şunlardır:

  • Daha Az Avlanma Zamanı: Ayılara avlanmak için daha az zaman kalıyor.
  • Daha Uzun Oruç Süreleri: Ayılar daha uzun süre yiyeceksiz kalmaya zorlanıyor.
  • Daha Uzun Mesafeler Yüzme: Avlanma alanlarına ulaşmak için daha fazla enerji harcamaları gerekiyor.

Bu ekstra çaba ve besin eksikliği, yetişkin ayıların ortalama ağırlığının düşmesine ve vücut kondisyonunun azalmasına neden oluyor. Aynı zamanda, daha az ayı yavrusu hayatta kalıyor ve hayatta kalan yavrular da daha küçük oluyor. Yapılan bir araştırma, yüksek sera gazı emisyonları ile birlikte, hızla azalan üreme ve hayatta kalma oranlarının, 2100 yılına kadar Kuzey Kutbu’ndaki birkaç alt popülasyon dışında tümünün varlığını tehlikeye atacağını öngörüyor.

Uyum çabaları geçici bir çözüm

Bazı kutup ayısı alt popülasyonları, çevresel değişikliklere uyum sağlama konusunda geçici yetenekler göstermiştir. Örneğin, karada yiyecek aramak (balina leşleri, deniz ördeği yumurtaları gibi) veya avlanmak için daha fazla yüzmek gibi davranış değişiklikleri gözlemlenmiştir. Hatta, “takımadalar” grubunun bir parçası olan bazı bölgelerde, kalın çok yıllık buzdan daha ince ve mevsimlik buza geçişin avlanma açısından geçici olarak faydalı olduğu bile görülmüştür.

Ancak uzmanlar, Washington Üniversitesi’nden Dr. Eric Regehr’in de belirttiği gibi, bunun geçici bir olgu olduğu konusunda uyarıyorlar. İklim değişikliği tek yönlü bir etken olduğundan, uzun vadede buz kaybı kutup ayılarının hayatta kalma eşiklerini kaçınılmaz olarak aşacaktır. Kutup ayıları karada daha fazla zaman geçirdikçe, insan çöplüklerinde görülme ve insan-ayı etkileşimlerinde artış gibi yeni sorunlar da ortaya çıkmaktadır.

IUCN kırmızı liste: Tür “savunmasız” kategoride

Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), 2015 yılında kutup ayıları hakkındaki son değerlendirmesinde, onları doğada yok olma riski yüksek anlamına gelen “savunmasız” olarak sınıflandırmıştır. Bilim insanları, önümüzdeki üç nesil (yaklaşık 35 yıl) içerisinde kutup ayılarının dünya nüfusunun üçte birden fazla azalma olasılığının yüzde 70 olduğunu tahmin ediyor.

Buffalo Üniversitesi’nden Prof. Charlotte Lindqvist, “Veriler son 35 yılda tüm kutup ayısı yaşam alanında deniz buzunda önemli bir azalma olduğunu gösteriyor ve bu eğilim devam ederse… kutup ayısı türü için gelecek çok kötü görünüyor” demiştir. IUCN, kutup ayılarının uzun vadeli hayatta kalmasını iyileştirecek en önemli faktörün, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve Arktik deniz buzunu stabilize etmek olduğunu vurgulamaktadır.

Türkiye’nin küresel sorumluluğu ve iklim diplomasisi

Kutup ayılarının geleceği, coğrafi olarak uzak olsa da, Türkiye’nin de imzacısı olduğu küresel iklim politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Arktik’teki buz kaybı, küresel iklim sisteminin bir göstergesi olup, Akdeniz havzasındaki aşırı sıcaklıklar ve kuraklık dâhil olmak üzere tüm dünyadaki hava olaylarını etkilemektedir. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltma ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşma çabaları, dolaylı yoldan kutup ayılarının yaşam alanının korunmasına katkı sağlamaktadır.

Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: ABD, Kanada, Norveç, Grönland ve Rusya’nın 2015’te imzaladığı Kutup Çevresi Eylem Planı (CAP), insan kaynaklı iklim değişikliğinin birincil tehdit olduğunu kabul etmiştir. Türkiye, bu tür uluslararası platformlarda ve kendi ulusal iklim hedeflerinde kararlılık göstererek, küresel toplumun en büyük tehdidi olan emisyonları azaltma çağrısına destek vermeli ve biyoçeşitliliğin korunması konusundaki uluslararası sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Bilimsel gerçeklik ve medya mitleri

Kutup ayıları hakkındaki bilimsel kanı kesindir: deniz buzunun kaybı, türün hayatta kalması için birincil tehdittir ve popülasyonlardaki düşüş eğilimi, orta emisyon azaltım senaryolarında dahi büyük risk altındadır. Medyada dile getirilen, kutup ayılarının durumunun abartıldığı yönündeki iddialar, genellikle tekil alt popülasyonlardaki geçici iyileşmeleri (Kane Havzası örneğinde olduğu gibi) yanlış bir şekilde genellemekte ve iklim değişikliğinin tek yönlü ve uzun vadeli yıkıcı etkisini göz ardı etmektedir.

Kutup ayılarının in yapma, beslenme ve üreme döngülerindeki bozulmalar, sadece bu türün değil, tüm Arktik ekosisteminin çöküşünü işaret etmektedir. Bu nedenle, IUCN’nin de belirttiği gibi, bu ikonik türün uzun vadeli hayatta kalışını iyileştirecek tek önemli faktör, küresel ölçekte sera gazı emisyonlarının hızla azaltılmasıdır.

Kaynak: Carbon Brief, Prof. Andrew Derocher (Alberta Üniversitesi), Dr. Eric Regehr (Washington Üniversitesi), Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC).

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×