ABD’de Yüksek Mahkeme, Trump’ın rüzgar enerjisi projelerini durduran kararnamesini iptal etti

Yayın: 9 Aralık 2025 10:20
Güncelleme: 9 Aralık 2025 10:20
Fotoğraf Kaynağı: Reddit

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) temiz enerji sektörünün önünü açan kritik bir hukuki gelişme yaşandı. Massachusetts Bölge Mahkemesi Yargıcı Patti Saris, eski Başkan Donald Trump’ın rüzgar enerjisi projelerinin gelişimini neredeyse tamamen durduran başkanlık kararnamesini iptal etti. Yargıç Saris, 20 Ocak’ta imzalanan ve federal hükümetin rüzgar enerjisi projelerinin kiralama ve izin süreçlerini engelleyen kararnamesine yapılan itirazları değerlendirdi ve nihai kararını açıkladı. Bu karar, ABD’deki yenilenebilir enerji hedefleri açısından önemli bir hukuki zafer olarak kayıtlara geçti.

Mahkemenin aldığı bu karar, sadece rüzgar enerjisi projelerinin önündeki idari bir engeli kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda temiz enerji politikalarına karşı alınan başkanlık kararlarının hukuki sınırlarını da çizdi. Bu gelişme neden önemliydi? Yargıç Saris’in kararı, federal arazilerde ve deniz üstündeki rüzgar çiftliklerinin kiralanmasını durdurmanın ABD yasalarını ihlal ettiğini belirterek, başkanlık yetkisinin çevre ve enerji düzenlemeleri üzerindeki keyfi kullanımına bir sınır çekti. Peki bu dünya için ne ifade etti? ABD’de rüzgar enerjisinin üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 10’unu sağladığı düşünüldüğünde, bu karar dünyanın en büyük ekonomilerinden birinin, küresel iklim kriziyle mücadele ve yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemesini sağladı. Türkiye için ne anlama geldi? Türkiye’nin de rüzgar enerjisi potansiyelini (özellikle deniz üstü rüzgar enerjisi / offshore wind) değerlendirme çabaları göz önüne alındığında, bu tür büyük pazarlardaki hukuki istikrar ve siyasi engellerin aşılması, global yatırım trendlerinin ve teknoloji transferinin seyrini etkilemesi açısından dikkat çekiciydi.

Federal yasaları ihlal eden bir engelleme kararı

Massachusetts Bölge Mahkemesi Yargıcı Patti Saris, Başkan Donald Trump’ın göreve başladıktan hemen sonra, 20 Ocak’ta imzaladığı rüzgar enerjisi projelerini engelleyen kararnamesinin hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Yargıç Saris, federal arazilerde ve deniz üstündeki rüzgar çiftliklerinin kiralanmasını neredeyse tamamen durdurma amacını taşıyan bu kararın, ABD yasalarını ihlal ettiğini kesin olarak belirtti. Kararnamenin, eski Başkan Joe Biden yönetiminde başlatılan rüzgar enerjisi projelerinde “federal hükümetin kiralama ve izin verme işlemlerinde yasal eksiklikler olduğu” gibi temelsiz iddialarla federal işlemleri durdurmayı amaçladığı hatırlatıldı. Bu hukuki fesih, ABD’de başkanlık kararnamelerinin yetki alanının ve federal yasalara uygunluğunun bir kez daha yargı denetimine tabi olduğunu gösterdi.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Temiz enerji cephesinden hukuki zafer ilan edildi

Trump’ın kararnamesine karşı çıkan ve New York Başsavcısı Letitia James’in liderliğinde 17 eyaletin başsavcıları ile Washington’un başsavcıları, kararnamenin imzalanmasının hemen ardından mahkemeye itiraz etmişti. Massachusetts Başsavcısı Andrea Joy Campbell, yaptığı açıklamada, Yargıç Saris’in bu kararının yenilenebilir enerji sektörü için açık bir zafer olduğunu ifade etti. Benzer şekilde, New York Başsavcısı Letitia James de mahkemenin, “yönetimin temiz enerjiye karşı pervasız ve hukuka aykırı mücadelesini engellemek” için müdahale etmesinden dolayı minnettar olduklarını dile getirdi. Bu açıklamalar, kararın sadece teknik bir hukuki iptalden ibaret olmadığını, aynı zamanda temiz enerji politikalarının siyasi engellere karşı korunması açısından da kritik bir dönüm noktası oluşturduğunu gösterdi.

Rüzgar enerjisinin ABD elektrik pazarındaki hacmi

Amerikan Temiz Enerji Birliği’nin sağladığı verilere göre, rüzgar enerjisi, ABD’de üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 10’unu sağlayan büyük ve giderek büyüyen bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Uzmanlar şu noktaya dikkat çekti: Bu oran, ABD’nin enerji güvenliğini sağlamasında ve fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmasında hayati bir rol oynamaktadır. Rüzgar enerjisi sektörünün büyümesi, özellikle kırsal eyaletlerde yeni iş imkanları yaratmakta ve yerel ekonomilere katkı sağlamaktadır. Trump yönetiminin bu tür bir kararnamesi, sadece çevresel hedefleri değil, aynı zamanda on binlerce kişiye istihdam sağlayan ve milyarlarca dolarlık yatırım çeken bir endüstrinin geleceğini de tehlikeye atmaktaydı.

Tarihsel kıyaslama ve geçmişteki benzer engeller

Bu olay, ABD siyasi tarihinde yenilenebilir enerji projelerinin sıklıkla siyasi ve idari engellerle karşılaştığı uzun bir geçmişin son halkası oldu. Başkanlar, yürütme yetkilerini kullanarak enerji projelerini ya hızlandırdı (örneğin eski Başkan Biden’ın ilk dönemlerinde) ya da yavaşlattı (Trump yönetimi örneğinde olduğu gibi). Örneğin, geçmişte de Keystone XL boru hattı gibi tartışmalı fosil yakıt projeleri, farklı yönetimler tarafından bir durdurulup bir başlatılarak benzer siyasi çekişmelere sahne olmuştu. Ancak rüzgar enerjisi gibi yerleşik ve hızla büyüyen bir sektöre yönelik bu denli geniş kapsamlı bir engelleme kararnamesinin yargı tarafından bu kadar hızlı feshedilmesi, yargının temiz enerji projelerinin korunmasında bir denge unsuru olarak hareket ettiğini gösterdi.

Türkiye’de offshore rüzgarın önemi

ABD’deki bu hukuki karar, deniz üstü rüzgar (offshore wind) projelerinin siyasi iradenin ötesinde sağlam yasal zeminlere ihtiyacı olduğunu gösterdi. Türkiye de, özellikle Ege Denizi ve Karadeniz’de büyük bir offshore rüzgar enerjisi potansiyeline sahip bir ülkedir. Türk hükümeti, bu alanda araştırma ve geliştirme çalışmalarına başlamış olmasına rağmen, büyük ölçekli yatırım kararları henüz tam anlamıyla hayata geçmemiştir. ABD’deki bu durum, uluslararası yatırımcıların büyük projelere yönelirken, sadece teknik fizibiliteye değil, aynı zamanda ev sahibi ülkelerdeki hukuki istikrara ve siyasi risklere ne kadar önem verdiğini ortaya koydu. Türkiye’nin bu tür uzun vadeli ve büyük sermayeli projelere yatırım çekebilmesi için, temiz enerji mevzuatını siyasi değişimlerden bağımsız, sağlam bir hukuki yapıya oturtması gerekliliği bir kez daha gündeme geldi.

Kısa süreli rahatlama değil, uzun vadeli bir mesaj

Yargıç Patti Saris’in verdiği karar, ABD’deki enerji dönüşümü açısından sadece kısa vadeli bir rahatlama değil, aynı zamanda uzun vadeli bir mesaj içeriyordu. Karar, başkanlık kararnamelerinin bile federal yasaların üstünde olmadığını ve idari eylemlerin hukukun üstünlüğü ilkesine tabi olduğunu gösterdi. Bu durum, yenilenebilir enerji sektörüne yatırım yapan uluslararası şirketlere ve eyalet yönetimlerine, temiz enerji politikalarının sürdürülebilirliği konusunda önemli bir güven verdi.

Mahkemenin müdahalesi, yenilenebilir enerji sektörünün geleceği açısından hayati öneme sahipti. Zira Trump’ın kararnamesi gibi idari engeller, sektördeki planlama belirsizliğini artırarak milyarlarca dolarlık yatırımın ertelenmesine neden olmaktaydı. Karar, ABD’nin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemesi için kritik bir adım oldu ve siyasi engeller karşısında hukukun, çevre ve iklim hedeflerini koruma gücünü bir kez daha kanıtladı.

Kaynak: AA APİ – Reuters kaynaklı haber

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×