İş dünyasında hızla yaygınlaşan dört günlük çalışma haftası, yalnızca çalışanların iş-yaşam dengesini iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede de etkili bir çözüm olabilir. İngiltere’de yapılan araştırmalar, bu sistemin karbon emisyonlarını azaltma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Daha az çalışma, daha az karbon salınımı
İngiltere’de 4 Day Week Foundation tarafından yürütülen bir kampanya kapsamında, 200’den fazla şirket dört günlük çalışma haftasını kalıcı hale getirdi. Çalışanların maaş kaybı yaşamadan daha kısa sürede aynı verimi sağlaması üzerine kurulu bu sistemin, çevresel etkileri de incelenmeye başlandı.
Vakfın direktörü Joe Ryle, dört günlük çalışmanın karbon yoğunluğuna sahip işe gidip gelmeyi azalttığını ve insanlara daha çevre dostu alışkanlıklar edinmeleri için zaman tanıdığını belirtiyor. Araştırmalar, İngiltere’nin karbon ayak izinin bu sistemle yılda 127 milyon ton azalabileceğini gösteriyor ki bu, 27 milyon arabanın trafikten çekilmesine eşdeğer.
Boston College ve Four Day Week Global tarafından yapılan çalışmalar da bisiklete binme ve yürüme gibi çevre dostu aktivitelerin artmasıyla karbon emisyonlarının düşebileceğini ortaya koyuyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
Yenilenebilir EnerjiTrendyol depo ve ofislerinde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçiyor -
SürdürülebilirlikGelecek 5-10 yıldaki en büyük risk iklim değişikliği -
Çalışma saatlerinin kısalması çevreyi nasıl etkiliyor?
Daha kısa çalışma saatlerinin çevresel faydaları konusunda yapılan araştırmalar cesaret verici. 2012’de yayımlanan bir çalışma, çalışma saatlerinde %10’luk bir azalmanın CO2 emisyonlarını %4,2 düşürebileceğini ve bireylerin karbon ayak izini %14,6 küçültebileceğini gösterdi.
Ayrıca Henley İşletme Okulu, daha kısa çalışma haftasının, işe gidip gelenlerin her hafta kat ettiği mesafeyi 558 milyon kilometre azaltabileceğini öngörüyor. Bu, ulaşım kaynaklı karbon salınımını ciddi şekilde düşürebilecek bir değişim anlamına geliyor.
Ancak uzmanlar, çevresel faydanın insanların ek süreyi nasıl değerlendirdiğine bağlı olacağını belirtiyor. Eğer çalışanlar üç günlük hafta sonlarında daha fazla uçuş yapar, enerji tüketimi yüksek aktivitelerle zaman geçirirse, çevresel kazanç azalabilir.
Enerji ve tüketim alışkanlıkları değişebilir
İş yerinde geçirilen sürenin azalması, ofislerin bir gün daha az enerji tüketmesini sağlıyor. Bilgisayarlar, makineler ve ofis ekipmanları daha az çalışıyor, bu da enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca, veri tüketiminin azalması ve gereksiz e-postaların gönderilmemesi, büyük veri merkezlerinin daha az enerji harcaması anlamına geliyor.
Örneğin, Danimarka’da fiber ağ kuran bir şirket, dört günlük çalışmaya geçtiğinde, çalışanların toplamda %20 daha az yakıt tükettiğini ve daha fazla müşteriye hizmet verebildiğini tespit etti.
Boston College’da ekonomist Dr. Juliet Schor, daha kısa çalışma saatlerinin uzun vadede bireylerin üretim ve tüketim alışkanlıklarını değiştirebileceğini savunuyor. Daha fazla boş zamanın, sürdürülebilir yaşam tarzlarını teşvik edebileceğini ve aşırı tüketimi azaltabileceğini belirtiyor.
İş dünyasının geleceği dört günlük haftaya mı evriliyor?
İngiltere’de dört günlük çalışma haftasının faydaları üzerine yapılan pilot uygulamalarda, iş-yaşam dengesi iyileşti, stres azaldı ve hastalık izinleri %65 oranında düştü. Üstelik şirketler verimliliklerini kaybetmedi, bazıları ise karlılıklarının arttığını bildirdi.
4 Day Week Foundation, Kasım 2024’te yeni bir pilot uygulama başlatarak binlerce çalışanın bu sistemi test etmesine olanak sağladı. 2025 yılında ise en az üç yeni deneme daha planlanıyor.
Vakıf direktörü Joe Ryle, dört günlük çalışmanın yalnızca çalışanlar için değil, gezegenin geleceği için de önemli olduğunu belirterek şunları söylüyor:
❝İklim değişikliğiyle mücadele etmenin en kolay ve en popüler yollarından biri, daha az çalışmaktır. Dört günlük bir haftaya geçmek yalnızca çalışanların refahı için değil, aynı zamanda gezegenin sağlığı için de iyidir.❞
Çalışma alışkanlıklarımızı değiştirmek gezegeni koruyabilir
Dört günlük çalışma haftası, iş dünyasının geleceğine yönelik önemli bir değişim sürecini temsil ediyor. Çalışan refahını artırmasının yanı sıra, enerji tüketimini azaltması, ulaşım kaynaklı emisyonları düşürmesi ve çevre dostu yaşam tarzlarını teşvik etmesi açısından büyük bir potansiyele sahip.
Ancak, bu sistemin çevresel faydalarının tam anlamıyla ortaya çıkması için çalışanların üç günlük hafta sonlarını sürdürülebilir aktivitelerle değerlendirmesi gerekiyor. Şirketler ve hükümetler, daha kısa çalışma haftasının yeşil dönüşümle birleşmesini sağlamalı ve bu dönüşümün geniş çapta benimsenmesini teşvik etmelidir.
İklim kriziyle mücadelede atılacak her adım kritik öneme sahipken, çalışma hayatımızı yeniden şekillendirmek karbon ayak izimizi azaltmada güçlü bir araç olabilir.

