Küresel emisyonların yaklaşık %3’ünden sorumlu olan denizcilik sektörünü karbondan arındırmayı amaçlayan ve on yıllık müzakerelerin ürünü olan tarihi bir anlaşma, son anda gelen güçlü siyasi baskı nedeniyle suya düştü. Nisan ayında 100’den fazla ülke tarafından desteklenen ve sektörde uluslararası alanda zorunlu iklim hedefleri belirleyen ilk adım olacak bu çığır açıcı plan, Londra’daki nihai onay toplantısında Suudi Arabistan’ın erteleme önerisiyle bir yıl süreyle durduruldu. Bu dramatik sonucun arkasındaki itici güç ise, ABD Başkanı Donald Trump’ın anlaşmayı “yeşil dolandırıcılık” olarak nitelendirmesi ve planı destekleyen ülkelere gümrük vergileriyle tehdit etmesi oldu.
Bu gelişme neden önemli? Bu olay, iklim diplomasisinin ne kadar kırılgan olduğunu ve bir tek güçlü ulusun ekonomik ve siyasi tehditlerinin küresel bir çevre anlaşmasını nasıl raydan çıkarabileceğini gösteriyor. Denizcilik sektörü, küresel ticaretin %90’ını taşıyor ve müdahale edilmezse 2050’ye kadar emisyonlarının %150’ye kadar artması bekleniyor. Anlaşmanın suya düşmesi, sadece 2028 yılına kadar temiz yakıt kullanımını zorunlu kılacak düzenlemelerin yürürlüğe girme planını baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda sektörün yatırım yapması için ihtiyaç duyduğu “netliği” ortadan kaldırıyor. Bu durum, iklim eyleminde yaşanacak ciddi bir gecikme anlamına geliyor.

ABD’den iklim anlaşmalarına yeni darbe: Trump yönetimi ve Suudi Arabistan’ın liderliğindeki erteleme hamlesi
Londra’daki Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) toplantısı, Nisan ayında ön onayı verilen Net Sıfır Çerçevesi anlaşmasını resmileştirmeyi amaçlıyordu. Anlaşma, gemi sahiplerini 2028’den itibaren kademeli olarak daha temiz yakıt kullanmaya zorlayacak ve bu zorunluluğa uymayanlara para cezası kesecekti. Sektör, tutarlı küresel standartlar sunduğu için genel olarak bu planı destekliyordu.
Ancak toplantı, ABD yönetiminin artan muhalefeti ve Suudi Arabistan’ın kritik bir hamlesiyle dramatik bir sona ulaştı. Cuma günkü oylamada Suudi Arabistan, görüşmelerin bir yıl süreyle ertelenmesini öngören bir önerge sundu ve bu öneri sadece birkaç oy farkıyla kabul edildi. IMO Başkanı, bu ertelemenin, anlaşmanın temel zaman çizelgelerinin revize edilmesini gerektireceği için, anlaşmanın onaylanmayacağı anlamına geleceğini belirtti.

Siyasi baskı ve ekonomik tehditler
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun sonucu “Trump için büyük bir zafer” olarak nitelendirmesi, kararın siyasi motivasyonunu açıkça ortaya koyuyor. Başkan Trump, planı “Amerikalı tüketicilere yönelik fiyat artışlarına” yol açacak bir “Küresel Yeşil Yeni Dolandırıcılık Vergisi” olarak görmüş ve anlaşma lehine oy kullanacak ülkeleri gümrük vergileriyle tehdit etmişti.
Tavsiye Edilen Haberler
-
İklim DeğişikliğiTürkiye, İkinci Ulusal Katkı Beyanı’nı Birleşmiş Milletler’e sundu -
SürdürülebilirlikDünyayı bekleyen tehlike: Amazon nasıl yavaş yavaş ölüyor? -
Çevre KirliliğiTürkiye’de geçen yıl 120 milyon ton atık oluştu -

Bu tehdidin en somut kanıtı, özellikle ticaret için ABD’ye bağımlı olan küçük ada devletlerinin tutum değiştirmesi oldu. Nisan ayında anlaşmayı destekleyen Bahamalar ve Antigua ve Barbuda gibi ada devletleri, Trump yönetiminin yoğun baskısı sonucu oyunu değiştirdi veya çekimser kaldı. Bu durum, IMO Genel Sekreteri Arsenio Dominguez’in, ülkelerin karşı karşıya kaldığı baskının “tekrar etmemesi” için yaptığı “çağrı”yı haklı çıkarıyor.
Ertelemeyi destekleyen ve karşı çıkanlar
Erteleme lehine oy kullanan ülkeler arasında Rusya, Suudi Arabistan ve ABD yer aldı. Bu ülkeler, anlaşmanın nihai tüketiciler için mal fiyatlarını artıracağı endişesini dile getirdi. Nisan ayında anlaşmayı destekleyen Çin gibi bazı önemli ülkeler de ertelemeye razı oldu.
Anlaşmanın devam etmesi yönünde oy kullanan İngiltere ve AB ülkelerinin çoğu, iklim hedeflerine bağlılıklarını gösterdi. Ancak AB bloğundaki Yunanistan gibi bazı denizcilik devlerinin çekimser kalması, Avrupalı ortaklar arasında bile görüş ayrılıkları olduğunu gösterdi.

İklim adaleti ve gemi yakıtlarının gizemi
Vanuatu Cumhuriyeti İklim Değişikliği Bakanı Ralph Regenvanu, erteleme önerisinin “hızlanan iklim değişikliği karşısında karşı karşıya olduğumuz aciliyet göz önüne alındığında kabul edilemez” olduğunu söyledi. Regenvanu, kabul edilen çerçevenin bile “iklim biliminin gerektirdiği iddiadan yoksun” olduğunu, ancak yine de önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Denizcilik Emisyonları ve Yakıt Maliyeti: Uluslararası Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Thomas Kazakos, sektörün yatırım yapması için gereken netliğin ortadan kalkmasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Düşünce kuruluşu Ulaştırma ve Çevre’den Faig Abbasov, denizcilik emisyonlarının azaltılamamasının temel nedenini açıkladı: Gemilerin kullandığı ağır fuel oil (dizel), ham petrolden geriye kalan “en ucuz” atık ürün olduğu için, şu anki maliyet teşviki eksikliği temiz yakıtlara geçişi engelliyor.
Deniz ticaretindeki belirsizliğin Türkiye’ye etkileri
Türkiye, küresel deniz ticaretinde ve gemi inşa sektöründe önemli bir oyuncudur. Akdeniz ve Karadeniz gibi stratejik su yollarında faaliyet gösteren Türk denizcilik filosu ve limanları, bu küresel anlaşmanın ertelenmesinden doğrudan etkilenmektedir.
Anlaşmanın çökmesi, Türk denizcilik sektörünün gelecekteki yatırımları için bir belirsizlik yaratmaktadır. Anlaşma yürürlüğe girseydi, Türk gemi sahipleri 2028’den itibaren temiz yakıtlara ve yeni nesil gemilere yatırım yapmak zorunda kalacaktı. Bu erteleme, kısa vadede eski tip gemilerin kullanım ömrünü uzatabilirken, uzun vadede Türk tersanelerinin ve filolarının uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkileme riski taşır. Zira AB gibi bölgeler kendi karbon sınır düzenlemelerini (CBAM benzeri) denizcilik için de uygulamaya koyarsa, Türk denizcilik şirketleri küresel bir standart olmaksızın bölgesel olarak cezalandırılma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Yorum
IMO’daki bu oylama sonucu, sadece bir anlaşmanın ertelenmesi değil, küresel iklim işbirliğinin ciddi bir yenilgisidir. Sektör, 2050 net sıfır hedeflerine ulaşmak için on yıl süren bir çalışmanın ardından net bir yol haritasına kavuşmuştu. ABD ve Suudi Arabistan’ın erteleme hamlesi, kısa vadeli ekonomik ve siyasi çıkarların, gezegenin uzun vadeli hayatta kalma ihtiyacına ağır bastığını gösteriyor. Özellikle Pasifik’teki küçük ada devletlerinin ABD baskısıyla geri adım atması, uluslararası forumlarda güç dengelerinin nasıl işlediğinin ve iklim adaletinin nasıl kolayca çiğnenebildiğinin üzücü bir kanıtıdır. Denizcilik sektörünün netliğe ihtiyacı varken gelen bu erteleme, hem çevresel STK’ların hem de Uluslararası Deniz Ticaret Odası’nın hayal kırıklığıyla ifade ettiği gibi, iklim eyleminde “yılların çalışmasını geriye götürecek” ciddi bir gecikme ve belirsizlik anlamına gelmektedir.
Kaynak: BBC, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)









