Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP29’un son haftasına girilirken, fosil yakıt üretiminde lider olan Suudi Arabistan’ın, küresel enerji geçişine yönelik çabalara karşı yürüttüğü diplomatik engellemeler gündemde. Uzmanlar ve diplomatlar, Suudi Arabistan’ın enerji dönüşümüne dair herhangi bir taahhüdü baltalamak için çeşitli yöntemlerle direnç gösterdiğini belirtiyor.
Suudi Arabistan’ın bu stratejisi, 2022’de kabul edilen ve fosil yakıtlardan uzaklaşmayı taahhüt eden küresel anlaşmanın ardından ortaya çıktı. Londra merkezli E3G’nin kıdemli ortağı Alden Meyer, bu durumu “tam anlamıyla bir yıkım topu gibi davranıyorlar” sözleriyle tanımladı.
Fosil yakıt geçişine karşı süregelen direnç
Kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelere göre, Suudi Arabistan geçtiğimiz yıl boyunca en az beş farklı uluslararası zirvede fosil yakıt geçişine dair ifadelerin metinlerden çıkarılmasını talep etti. Küçük Ada Gelişmekte Olan Devletler Zirvesi, G20 Maliye Bakanları Toplantısı ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi platformlarda Suudi heyeti, prosedürel itirazlar ve uzun müzakerelerle ilerlemeyi yavaşlattı.
Birleşmiş Milletler kuralları gereği, iklim görüşmelerinde alınacak kararların tüm katılımcı ülkelerin oy birliğiyle kabul edilmesi gerekiyor. Bu durum, Suudi Arabistan’ın ve diğer ülkelerin tek başına bile olsa ilerlemeyi durdurma yetkisine sahip olduğu anlamına geliyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
-
Köşe YazarlarıNeden karbon depolama iklim krizini çözemez?
Suudi Arabistan’ın kapsamlı stratejisi
Uzmanlar, Suudi Arabistan’ın müzakerelerdeki tutumunu “prosedürel ve sistematik bir engelleme stratejisi” olarak tanımlıyor. Cambridge Üniversitesi’nden iklim müzakereleri uzmanı Joanna Depledge, Suudi hükümetinin fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına yönelik net bir karşı duruş sergilediğini ifade ediyor. Depledge, “Suudi delegasyonları genellikle müzakerelerde tamamen düz bir ‘hayır’ yanıtıyla veya zaman kaybettirici argümanlarla pozisyon alıyor,” dedi.
Bunun en açık örneği, enerji geçişine dair müzakerelerde yapılan uzun ve kapsamlı konuşmalar. Özellikle COP28 sırasında Suudi diplomatlar, görüşme süresinin büyük bir kısmını prosedürel itirazlarla doldurdu. Ayrıca, nihai taslaklara enerji geçişini zorlaştıracak ifadeler ekleyerek diğer ülkelerin tepkisini topladılar.
Küresel görüşmelere etkisi
Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliği yaptığı COP28’de, Suudi Arabistan büyük bir diplomatik baskıyla karşılaştı. Küçük ada ülkelerinin ısrarı ve ev sahibi ülkenin çabalarıyla, ülkeler “fosil yakıtlardan adil ve eşit bir şekilde uzaklaşma” çağrısında bulunmayı kabul etti. Ancak Suudi Arabistan bu ifadeyi hemen tartışmaya açtı. Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, anlaşmayı bir “seçenekler menüsü” olarak nitelendirdi ve uluslararası topluma bu tür ifadeler üzerinde daha dikkatli olmalarını tavsiye etti.
Fosil yakıtların geleceği
Suudi Arabistan’ın bu çabaları, dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşma konusunda net adımlar atmasını engelliyor. Uzmanlar, bu tür küresel vaatlerin sürekli tekrar edilmesinin önemini vurguluyor. Fosil Yakıtların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın yöneticisi Alex Rafalowicz, “Tek bir forumda alınan kararlar, ancak diğer platformlarda tekrarlandığında kalıcı bir etki yaratır,” diyerek Suudi direncinin bu ilerlemeyi zorlaştırdığını belirtti.
Sonuç ve Beklentiler
Suudi Arabistan’ın müzakerelerdeki engelleyici tutumu, iklim krizine karşı küresel eylem çağrılarının altını oyma potansiyeli taşıyor. Bakü’deki COP29 görüşmeleri, bu tutumun yarattığı zorlukların belirginleştiği bir platform oldu. Ancak küçük ada ülkelerinin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin baskıları, enerji geçişine yönelik çabaların devam etmesini sağlıyor.
Küresel toplum, Suudi Arabistan gibi ülkelerin direncine rağmen, fosil yakıtların etkisini azaltmak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için daha fazla ortak zemin aramaya devam edecek.





