Küresel iklim planları ormanları korumayı ihmal ederek gerçekçi olmayan ağaç dikimine odaklanıyor

Uluslararası bir uzman grubu tarafından yürütülen yeni bir analiz, ülkelerin Birleşmiş Milletler’e (BM) sunduğu ulusal iklim planlarının, dünyanın mevcut ormanlarını ve bu ormanların içerdiği devasa karbon depolarını korumak için yetersiz kaldığını ortaya koydu. Uzmanlar, planların ağırlıklı olarak gerçekçi olmayan, iddialı ağaç dikme hedeflerine dayandığı ve bunun ormansızlaşmayı durdurma taahhüdünü tehlikeye attığı konusunda uyarıyor.

Koruma eksikliği: Her yıl milyonlarca dönüm orman tehdit altında

Ülkeler, 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı durdurma sözü vermiş olsalar da, analiz edilen ulusal iklim planları (Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar – NDC’ler) bu taahhütle çelişen bir tablo sunmaktadır. Rapora göre, ülkeler bu on yılın sonunda her yıl yaklaşık 10 milyon dönüm ormanın yok olacağını öngörmektedirler. Bu, Türkiye’nin yüzölçümünün yaklaşık yarısına denk gelen bir kayıp potansiyelidir. Ayrıca, yaklaşık 40 milyon dönümlük ek bir alanın da ağaç kesimi, aşırı otlatma, yangınlar veya diğer tehditler nedeniyle zarar göreceği tahmin edilmektedir.

Bu bulgular, ülkelerin ormansızlaşma sorununu kökünden çözmek yerine, sembolik ve uzun vadeli etkiye sahip ağaçlandırma projeleriyle dengelemeye çalıştığını düşündürmektedir. Oysa uzmanlar, mevcut, olgunlaşmış ormanların korunmasının, hem biyoçeşitlilik hem de karbon tutulumu açısından, yeni dikilmiş genç ağaçlardan çok daha önemli ve acil olduğunu belirtmektedir.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Devasa arazi talebi ve gerçekçilik sorunu

Analizin bir diğer çarpıcı sonucu, iklim planlarındaki ağaç dikimi, ormanların onarılması ve karbon azaltımı için geniş arazilerin kullanılmasına yönelik diğer önlemlerin toplamda 2,5 milyar dönümlük bir alan gerektirecek olmasıdır. Bu miktar, Çin’den daha büyük bir coğrafyaya karşılık gelmekte ve bu kadar geniş bir alanın sadece ağaç dikimi için ayrılmasının gerçekçi olup olmadığı sorusunu gündeme getirmektedir.

Bu ölçekteki ağaçlandırma projeleri, aynı zamanda gıda üretimi, su kaynakları ve yerel toplulukların arazileri üzerinde ciddi rekabet yaratma potansiyeli taşımaktadır. Yeni ormanların dikileceği yerlerdeki mevcut ekosistemlerin göz ardı edilmesi, biyoçeşitliliğe zarar verebilecek ve hatta net karbon faydası sağlamayacak sonuçlara yol açabilir.

Brezilya planı ve küresel sorumluluk

Bu yılki BM iklim müzakerelerine ev sahipliği yapan Brezilya, ormansızlaşmayı azaltmak için ormanlarını koruyan ülkelere yılda 4 milyar dolara kadar kaynak sağlayacak bir plan açıkladı. Bu plan, bir adım olarak olumlu karşılansa da, uzmanlar ormanları korumak için gerekenin altında kaldığını belirtmektedir.

Boston Üniversitesi’nden makalenin ortak yazarı Rebecca Ray, daha fakir ülkelerin “sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için” ticari ormancılık, madencilik ve endüstriyel tarıma yöneldiğini ifade etmiştir. Bu durum, ormansızlaşmanın temel nedenlerinin ekonomik zorluklar olduğunu göstermektedir.

Yazarlar, bu yükü hafifletmek için zengin ülkelere düşen sorumluluğu vurgulamaktadır:

  • Borç Affı: Zengin ülkeler, fakir ülkelere borç affı sunarak tropikal ormanlar üzerindeki ekonomik baskıyı azaltabilirler.
  • Vergi ve Ticaret Kurallarının Yeniden Düzenlenmesi: Ormanları yağmalayan endüstrileri destekleyen mevcut vergi ve ticaret kurallarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Uzman görüşü, orman kaybının esas olarak küresel bir ekonomik eşitsizlik sorunu olduğunu ve zengin ülkelerin tüketim kalıpları ile yoksul ülkelerdeki ormansızlaşma arasında doğrudan bir bağlantı bulunduğunu işaret etmektedir.

Türkiye’de mevcut ormanları korumak öncelik olmalı

Bu uluslararası analiz, Türkiye’nin de iklim ve orman politikaları için önemli bir ders içermektedir. Türkiye, ağaçlandırma kampanyalarında başarılı bir sicile sahip olsa da, bu raporun uyarısı ışığında, mevcut olgun orman ekosistemlerini ve doğal karbon depolarını korumaya öncelik vermesi gerekmektedir. Ormanları madencilik, enerji projeleri ve hızlı kentleşme gibi tehditlerden koruyan politikaların, yeni ağaç dikim hedeflerinden daha kritik olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’nin iklim planları (NDC), yeni orman alanları yaratma hedeflerinin yanı sıra, doğal ormanların mutlak korunmasını ve ormansızlaşmanın altındaki sosyoekonomik baskıları ele almayı merkeze almalıdır.

Gerçekçi olmayan taahhütler ve kök nedenler

Ülkelerin iklim planlarında, mevcut ormanların korunmasına yönelik somut adımlar yerine, Çin’den daha büyük bir alana ağaç dikme gibi gerçekçi olmayan hedeflere odaklanması, iklim diplomasisindeki ciddiyet eksikliğini ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, krizi çözmekten çok, kamuoyunu tatmin etmeye yönelik bir yeşil badana (greenwashing) riski taşımaktadır.

Kritik olan nokta, ormansızlaşmanın temel nedenlerinin (ticari ormancılık, madencilik ve endüstriyel tarım) ele alınması ve bu endüstrileri destekleyen küresel ekonomik yapıların ve zengin ülkelerin tüketim alışkanlıklarının sorgulanmasıdır. Fosil yakıt emisyonlarını azaltmak ne kadar önemliyse, dünyanın en büyük doğal karbon depolarını hemen ve koşulsuz olarak korumak da o kadar hayati bir zorunluluktur. Aksi takdirde, dikilen yeni ağaçlar, kaybolan eski ormanların bıraktığı boşluğu asla dolduramayacaktır.

Kaynak: Reuters, Boston Üniversitesi (Rebecca Ray), Uluslararası Uzman Grubu Analizi (Yeni Analiz).

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
×