Nauru, yükselen deniz seviyelerine karşı vatandaşlık satmaya başladı

Yayın: 26 Şubat 2025 09:24
Güncelleme: 26 Şubat 2025 09:24

Pasifik Okyanusu’nda yer alan Nauru, yükselen deniz seviyelerinin tehdidi altında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sadece 21 kilometrekarelik yüz ölçümü ve 13 bin nüfusu ile dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan Nauru, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle hızla yok olma riskiyle karşı karşıya. Bilim insanlarının verilerine göre, Nauru kıyıları küresel ortalamadan %1,5 daha hızlı su seviyesinin yükselmesine maruz kalıyor.

Ülkenin verimli kıyı şeridinin deniz tarafından yutulması tehlikesiyle karşı karşıya olan Nauru yönetimi, nüfusun %90’ını iç kesimlere taşımak zorunda kalabileceğini açıkladı. Ancak bu toplu taşınmanın ilk aşamasının maliyeti 60 milyon doları aşacak.

Altın Pasaport programı başlatıldı

Bu devasa maliyetin karşılanması amacıyla Nauru, tartışmalı bir karar aldı ve “Altın Pasaport” adı verilen bir program başlattı. Nauru Cumhurbaşkanı David Adeang, iklim finansmanının tükenmesi nedeniyle bu programın bir zorunluluk haline geldiğini belirtti. “Bu sadece hayatta kalmakla ilgili değil. Gelecek nesiller için güvenli, sürdürülebilir ve müreffeh bir yuva inşa etmeye çalışıyoruz” diyen Adeang, programın uzun vadeli planlarının bir parçası olduğunu ifade etti.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Program kapsamında 105 bin ABD doları karşılığında Nauru vatandaşlığı satılacak. Pasaport sahibi olanlar, Birleşik Krallık, İrlanda, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hong Kong’un da dahil olduğu 89 ülkeye vizesiz giriş imkânı elde edecek.

Hedef: 43 milyon dolar gelir

Nauru’nun Ekonomik ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı Direktörü Edward Clark, mevcut finansman yöntemlerinin yeterli olmadığını belirterek, borçlanmanın gelecek nesillere haksız bir yük getireceğini vurguladı.

Clark, programın ilk yılında 66 başarılı başvuru ile 5,7 milyon dolar gelir elde etmeyi planladıklarını açıkladı. Orta vadede hedef 500 başvuruya ulaşmak ve bu sayede 43 milyon dolarlık gelirle ülkenin toplam gelirinin %20’sini bu programdan sağlamak. Bu fon, toplu taşınma ve iklim değişikliğine karşı altyapı projelerine harcanacak.

Nauru’nun geçmişi ve fosfat krizi

Nauru, bir zamanlar dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alıyordu. Ülkenin alışılmadık derecede saf fosfat yatakları, gübre üretimi için kritik önemdeydi ve ülkeye kişi başına düşen gelirde zirveye ulaşan refah sağladı.

Ancak fosfat rezervlerinin tükenmesiyle birlikte Nauru, hızla ekonomik çöküşe geçti. Bugün ada yüzölçümünün %80’i madencilik nedeniyle yaşanmaz hale geldi. Kalan az miktardaki toprağın da deniz seviyesinin yükselmesiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.

Güvenlik ve yolsuzluk endişeleri

Nauru’nun bu adımı, “altın pasaport” programlarına ilişkin küresel endişeleri de yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar, bu tür programların kara para aklama, uluslararası suç ağlarına mensup kişilerin kimlik edinmesi ve vizesiz giriş hakkının kötüye kullanılması gibi riskler taşıdığını vurguluyor.

Nauru’nun geçmişi de bu endişeleri güçlendiriyor. 2003 yılında Nauru’nun pasaport satışı programı felaketle sonuçlanmış ve El Kaide üyelerine vatandaşlık verildiği ortaya çıkmıştı. Bu skandal, uluslararası toplumda büyük bir tepki yaratmıştı.

Ancak Edward Clark, bu kez “en katı ve kapsamlı güvenlik prosedürlerinin” uygulanacağını ve sadece “benzer düşüncelere sahip, güvenilir yatırımcıların” programa kabul edileceğini belirtti. “Bu program sadece yeni bir pasaport edinmekle ilgili değil, küresel zorluklara öncü çözümler üreten bir topluluğa katılmakla ilgili” dedi.

Nauru’nun geleceği tehlikede

Nauru’nun iklim krizine karşı attığı bu adım, adanın hayatta kalma mücadelesinde kritik bir rol oynayacak. 60 milyon dolarlık taşınma planı, ülkenin yükselen deniz seviyelerinden kaçışını mümkün kılacak.

Ancak uzmanlar, bu çözümün uzun vadeli sürdürülebilirlik için yeterli olmayabileceğini belirtiyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Henrietta McNeill, bu programların hükümet gelirlerini artırabileceğini, ancak yolsuzluk ve güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğini vurguluyor.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top