Nature dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, çiftçilerin kötüleşen hava koşullarına uyum sağlasalar bile temel gıda ürünlerinde önemli verim kayıplarının kaçınılmaz olabileceğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, küresel sıcaklık her 1 santigrat derece arttığında, mısır, buğday, soya, manyok, sorgum ve pirinç gibi ürünlerde kişi başına günlük kalori üretimi yaklaşık 120 kalori azalabilir. Bu miktar, bir kahvaltı öğününün kaybına eşdeğer görülüyor.
Küresel kalori kaybı %25’e ulaşabilir

Illinois Urbana-Champaign Üniversitesi’nden çevre ekonomisti ve çalışmanın başyazarı Andrew Hultgren, “Yüksek ısınan bir gelecekte, küresel ölçekte kalorik üretkenlikte hâlâ %25’lik kayıplar görüyoruz” diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti. Hultgren, bu senaryonun hiç uyum sağlanmayan koşullara kıyasla daha az kötü olduğunu, ancak iyimser bir tablo sunmadığını da vurguladı.
Araştırmada, çiftçilerin ürün tercihlerinden ekim zamanlarına kadar yaptıkları değişikliklerin, 2050 yılına kadar verim kayıplarını dörtte bir, 2100 yılına kadar ise üçte bir oranında azaltabileceği belirtildi. Ancak bu uyumun, kayıpları tamamen ortadan kaldırmaya yetmeyeceği kaydedildi.
Tavsiye Edilen Haberler
En büyük kayıplar “ekmek sepetlerinde”

ABD ve Çin’den araştırmacıların yer aldığı ekip, 54 ülkedeki 12.658 bölgeden elde edilen verilerle modelleme yaptı. Bulgulara göre:
- 2100 yılına kadar, adaptasyona rağmen soya üretiminde %26 düşüş öngörülüyor.
- Gerçekçi bir ısınma senaryosunda (mevcut politikalarla oluşabilecek iklim değişikliği), soya için %16, buğday için %7,7 ve mısır için %8,3 verim kaybı bekleniyor.
- Artış gösteren tek ürün pirinç oldu. Veriminde %4,9 oranında artış öngörülüyor.
Araştırmacılar, en büyük kayıpların yüksek verimli topraklara sahip gelişmiş tarım bölgelerinde yaşanabileceğini belirtirken, düşük gelirli ülkelerin gıda satın alma kapasitesinin daha da düşeceği uyarısında bulundu.
Uyumun sınırları ve gerçeklik kontrolü

Çalışmada kullanılan ekonometrik yöntemlerin, biyofiziksel süreçleri açıkça modelleyen önceki çalışmalardan farklı sonuçlar verdiği dikkat çekti. Columbia İklim Okulu’ndan Jonas Jägermeyr, çalışmanın bugün uygulanmayan adaptasyon seçeneklerini içermediğini ve bu nedenle kötümser sonuçlara ulaşmış olabileceğini söyledi.
Jägermeyr, “Çok uzak geleceğe yönelik deneysel çalışmalar, genellikle aşırı karamsar sonuçlar verir” diyerek, biyolojik süreçleri temel alan modellerin de dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Leibniz Tarımsal Peyzaj Araştırmaları Merkezi’nden bitki bilimci Ehsan Eyshi Rezaei ise, çalışmayı “mükemmel adaptasyonun bizi kurtaramayacağını gösteren değerli bir gerçeklik kontrolü” olarak değerlendirdi.
Gıda güvenliği için önlem şart
Araştırmanın genel bulguları, iklim değişikliğine karşı yalnızca çiftçi uyumuyla yetinmenin yeterli olmayacağını ve küresel gıda sisteminin ciddi bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Nüfusun 2100 yılına kadar yaklaşık 10 milyara ulaşması ve iklim kaynaklı verim kayıplarının artmasıyla birlikte, gıda güvenliğinin sağlanması daha büyük bir öncelik haline gelecek.





