Dünyanın en büyük biyolojik çeşitliliğe sahip ekosistemlerinden biri olan Büyük Set Resifi‘nin geleceğinin “kasvetli” olduğu ve 2050 yılına kadar “hızlı bir mercan azalması” yaşayacağı yönündeki alarm zilleri, yeni bir bilimsel araştırmayla çalmaya başladı. Ancak Environmental Research Letters dergisinde yayımlanan bu çalışma, küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme göre 2 santigrat derecenin altında tutulması halinde, resifin bazı stratejik kısımlarının toparlanabileceği yönünde önemli bir umut ışığı sundu. Queensland Üniversitesi’ndeki (UQ) araştırmacılar, emisyonların azaltılmasının ve okyanus ısınmasının yavaşlatılmasının, resiflerin “neredeyse çökmesi“nin önlenmesi için hayati önem taşıdığı uyarısını yineledi.
Bu gelişme neden önemliydi? Büyük Set Resifi, Avustralya’nın kuzeydoğu kıyılarından 2.300 km’den fazla bir alana yayılan ve 3.800’den fazla resiften oluşan devasa bir yapıydı. 2016 ile 2022 yılları arasında dört önemli deniz sıcak hava dalgasına maruz kalması ve bunun sonucunda meydana gelen büyük mercan beyazlaması (alglerin atılması) olayları, ekosistemi felaketin eşiğine getirmişti. Bu yeni modelleme çalışması, iklim değişikliğinin bu doğa harikası üzerindeki ölümcül etkilerini somut verilerle ortaya koyarken, küresel iklim politikalarının başarısının (özellikle Paris Anlaşması’nın 2 derecelik hedefi) resifin hayatta kalıp kalmayacağını belirleyeceğini gösterdi.

Kasvetli tahminler ve adaptasyon dinamikleri
Araştırmaya liderlik eden Dr. Yves-Marie Bozec, ekibin Büyük Set Resifi’ni oluşturan 3.800’den fazla resifi modelleyerek mercanların “ekolojik evrimsel dinamiklerini” incelediğini belirtti. Bu modelleme, mercanların birbirleriyle nasıl etkileşim kurduğunu ve daha sıcak sularla nasıl başa çıktıklarını içeriyordu.
Dr. Bozec, “Tüm bu faktörleri en güncel iklim projeksiyonlarıyla karşılaştırdık ve sonuçlar pek iyi değildi. Emisyon senaryosundan bağımsız olarak, bu yüzyılın ortasına gelmeden mercanların hızla azalacağını öngörüyoruz,” dedi. Bu, kısa vadede mercanların beyazlama ve ölümlerden kaçınmasının neredeyse imkansız olduğu anlamına geliyordu. Yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre, resifin bazı bölgelerinde mercan örtüsü son 40 yılın en büyük yıllık azalmasını yaşamıştı.
Tavsiye Edilen Haberler
-

-

-

-
İklim DeğişikliğiAvrupa Parlamentosu, 2040 iklim hedefini belirledi
Ancak çalışma, bazı umut verici dinamikler de tespit etti. Araştırmacılar, belirli mercan türlerinin yaşam döngülerini simüle ederek, bazılarının daha sıcak okyanuslara daha iyi uyum sağlayabildiğini ve yeni mercanların büyümesine yardımcı olabileceğini buldu. Özellikle daha soğuk su akıntılarına yakın resiflerin daha dayanıklı olduğu ve bu durumun resifin geleceği için bir “umut ışığı” oluşturduğu belirtildi.
Küresel ısınma penceresi hızla kapanıyor

Araştırmanın kilit bulgusu, resiflerin toparlanabilmesi için küresel ısınmanın kritik bir eşiğin altında tutulması gerektiğiydi. Dr. Bozec, resiflerin bazı kısımlarının “2050’den sonra kısmen toparlanabileceğini, ancak bunun yalnızca okyanus ısınmasının doğal adaptasyonun sıcaklık değişimlerine ayak uydurmasına yetecek kadar yavaş olması durumunda” gerçekleşebileceğini söyledi.
En kritik nokta ise 2 derecelik küresel ısınma sınırıydı:
“Küresel ısınma 2100 yılına kadar iki dereceyi geçmezse, uyum süreci hızlanabilir. Bunun gerçekleşmesi için, iklim değişikliğine yol açan karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla küresel çapta daha fazla eyleme ihtiyaç var.”
Çalışmada görev alan Prof. Peter Mumby, “Paris Anlaşması’nın iki derecelik ısınma hedefi altında birçok resif varlığını sürdürebilir,” diyerek, uluslararası iklim hedeflerinin bu biyolojik çeşitlilik için ne kadar yaşamsal olduğunu vurguladı. Ancak daha yüksek emisyonların daha hızlı sıcaklık artışlarına yol açarak çoğu resifin neredeyse çökmesine neden olacağı uyarısı da yapıldı.
Dr. Bozec, bu nedenle “Anlamlı eylem için pencere hızla kapanıyor ama kapanmadı,” diyerek küresel liderlere ve toplumlara acil eylem çağrısı yaptı.
Türkiye ve Akdeniz ekosistemleri için bağlantı
Büyük Set Resifi’nin geleceğine dair bu karamsar ancak umut dolu analiz, Türkiye’nin de çevrelendiği Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki hassas deniz ekosistemleri için önemli bir uyarı niteliği taşıdı. Akdeniz, küresel ısınmanın etkilerine karşı en hassas havzalardan biri olarak kabul edilmekteydi. Bu bölgede de artan deniz suyu sıcaklıkları, deniz çayırları ve diğer yerel türler için ciddi bir tehdit oluşturmaktaydı.
Büyük Set Resifi’nin daha soğuk su akıntılarına yakın bölgelerinin daha dayanıklı olduğunun bulunması, Türkiye’nin deniz koruma çabalarının stratejik kısımlara odaklanması gerektiğini gösterdi. Akdeniz ve Ege’de su sirkülasyonunun iyi olduğu, rejenerasyon potansiyeli yüksek olan bölgelerin acilen belirlenmesi ve koruma alanlarının bu noktalara kaydırılması, iklim stresine karşı yerel ekosistemlerin dayanıklılığını artırmanın anahtarı olabilirdi. Bu, iklim değişikliğine uyum (adaptasyon) politikalarının sadece karada değil, denizlerde de hayati bir strateji olarak benimsenmesini gerektirmekteydi.
Sadece emisyon değil, stratejik koruma da gerekiyor
UQ’nun bu kapsamlı araştırması, Büyük Set Resifi gibi küresel bir doğa harikasının kaderinin doğrudan siyasi kararlara, yani Paris Anlaşması hedeflerine bağlı olduğunu kanıtladı. Çalışma, iki derecelik ısınma sınırının, ekolojik çöküş ile kısmi kurtuluş arasındaki ince çizgiyi temsil ettiğini gösterdi. Ancak bu süreçte sadece emisyon azaltımının yetmediği, aynı zamanda koruma çabalarının da bilimsel modellemelere dayalı, stratejik noktalara odaklanması gerektiği ortaya çıktı. Daha soğuk su ve iyi karışmış bölgelerdeki resiflerin belirlenip korunması, resif ağının dayanıklı alanlarını güçlendirerek ekosistemin bütününe yayılacak bir iyileşme potansiyeli yaratacaktı. Dr. Bozec’in dediği gibi, anlamlı eylem için pencere kapanmak üzereydi, ancak küresel kararlılıkla bu kasvetli gelecekten kısmen kaçınmak hala mümkündü.
Kaynak: Environmental Research Letters, Dr. Yves-Marie Bozec (UQ), Prof. Peter Mumby (UQ)









