2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi COP31’e ev sahipliği yapmak için aday olan Türkiye ve Avustralya arasındaki müzakereler çıkmaza girdi. 10 Kasım’da Brezilya’nın Belem kentinde başlayan COP30, 21 Kasım’da sona erecek. İki ülkenin bu tarihten önce anlaşmaya varması gerekiyor.
COPta ev sahiplerinin belirlenmesi için bir oylama sistemi yok; aday ülkelerin kendi aralarında anlaşmaları bekleniyor. Aksi takdirde ülkeler ortak ev sahipliğinde anlaşabiliyor veya zirve, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin merkezi olan Almanya’nın Bonn kentinde yapılıyor.

BBC News Türkçe’den Merve Kara-Kaşka’ya konuşan Türkiye İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar Avustralya ile 2023’ten bugüne kadar yoğun istişareler yürüttüklerini söylüyor. Buna göre iki taraf yer yer uzlaşmaya yaklaşsa da müzakerelerde “yeniden başa dönüldü.” Belem’de Türkiye adına müzakerelere katılan Hasar, Türkiye’nin geri adım atmayı düşünmediğini söylüyor.
Avustralya 2022 yılında Pasifik ülkeleri ile birlikte COP31’e ev sahipliği yapma teklifini iletmişti. Yıllık düzenlenen COP, “Taraflar Konferansı” anlamına geliyor. “Taraflar”, 1992 yılında ilk BM iklim anlaşmasına imza atan yaklaşık 200 ülkeyi ifade ediyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-

-

-
İklim DeğişikliğiAvrupa Parlamentosu, 2040 iklim hedefini belirledi -

Türkiye neden COP31 organizasyonunu istiyor?
Geçtiğimiz hafta düzenlenen COP liderler toplantısına, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere onlarca lider katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ise toplantıya katılmadı. Bu durumun Avustralya’nın ev sahipliği konusunda yeterince kararlı olmadığı mesajı verdiği yönünde yorumlar yapıldı.

Geçen hafta ABC televizyonuna konuşan, iklim değişikliği konusunda Pasifik’teki en önemli isimlerden biri olan Palau Devlet Başkanı Surangel Whipps Jr., bunun “kritik bir zaman” olduğunu belirtti. Albanese’in varlığının “Türkiye’yi çizgiyi aşmaya itebileceğini” umduğunu söyledi.
Türkiye’yi ise COP30’un açılış gününde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz temsil etti.
Halil Hasar, Avustralya ile kıyaslandığında bu seviyede bir katılımın, “aslında Türkiye’nin organizasyonu ne kadar çok istediğini” gösterdiğini belirtiyor.
Peki Türkiye neden COP31 ev sahipliği konusunda ısrarcı?
Halil Hasar, bununla ilgili olarak, “Türkiye’nin yürüttüğü barış diplomasisini benzer şekilde iklim diplomasisine taşımak istediğini” söylüyor:
“Türkiye, barış diplomasisini şu an dünyada yürüten, herkesle oturup konuşan ender ülkelerden biri. Kapsayıcılık COP’larda çok önemli. COP’u düzenleyen tarafın kapsayıcı ve ulaşılabilir, erişilebilir olması lazım. Güney ile kuzeyi birleştiren bir rolünün olması lazım. Türkiye her tarafı temsil edebilir ve her tarafı anlayabilir bir konumda” diyor.
Son yıllarda BM iklim görüşmeleri hakkında epey eleştiri geldi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, geçen yılki COP29 zirvesinde petrol ve gazın “Allah’ın lütfu” olduğunu söylemişti. Bir önceki yıl ise görüşmeler, dünyanın en zengin petrol ülkelerinden biri olan Dubai’de yapılmıştı.
Türkiye’nin de, iklim eylemi konusunda ilerleme kaydedilmesini engelleyen Rusya ve Suudi Arabistan ile yakın bağlara sahip olmasını bu açıdan bir dezavantaj olarak görenler de vardı.

Türkiye’nin İklim Değişikliği Başkanı Hasar bu fikre karşı çıkıyor:
“COP’un kapsayıcı olması lazım. Açılışından tutun kapanışına kadar COP’ta alınacak bütün kararlar oy birliğiyle oluyor. Bütün ülkelerle konuşabilen bir ülke mi bu bunu rahat yürütür yoksa sadece belirli ülkelerle konuşan mı rahat yürütür? Biz sadece Rusya ya da Suudi Arabistan ile değil Avrupa Birliği ile, Afrika ile, Brezilya ile, Orta Doğu ile ya da Pasifik ile… herkesle rahatlıkla konuşuyoruz.”
‘Maliyetli ama birilerinin elini taşın altına koyması lazım’
COP’a ev sahipliği yapmak Albanese’nin seçim vaadiydi, ancak bu popüler bir siyasi hamle değil.
Girişimi eleştirenler COP’un Avustralya’ya getirilmesinin maliyetini sık sık dile getirdi. Son raporlara göre COP’u organize etmenin maliyeti 650 milyon dolar civarında.
Halil Hasar organizasyonun maliyetli olduğunu kabul ediyor. “Ama birilerinin elini taşın altına koyması gerekiyor. Türkiye de koymuş gözüküyor” diye ekliyor.
Organizasyonu Türkiye’nin alması durumunda Antalya’da düzenlenmesinin güçlü bir olasılık olduğunu doğruluyor. Bunun da Türkiye için lojistik anlamda önemli bir avantaj olduğunu vurguluyor.
“Antalya’nın kapasitesi 600 bin yatağın üzerinde… Antalya’da organizasyonun yapılabileceği fuar alanı ve kongre merkezimiz de var. Biz, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha küçük dokunuşlarla hazır hale getirebiliriz.”

STK’lardan ‘müzakerelerde liderlik için güçlü iklim politikaları’ çağrısı
Türkiye’de faaliyet gösteren uzman sivil toplum kuruluşlarının (STK) bir araya gelerek kurduğu İklim Ağı, müzakerelerde liderlik için güçlü iklim politikaları çağrısında bulundu.
Aralarında Avrupa İklim Eylem Ağı, Greenpeace Türkiye ve Doğa Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’nin olduğu STK’lar Türkiye’nin Eylül ayında açıkladığı 2035 İklim Hedefi’nin iyileştirilmesini istiyor. Bu hedefe göre ülkenin sera gazı emisyonlarının 2023’e kıyasla 2035’te %16 artacağı öngörülüyor. STK’lar Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele için emisyonlarını bugünden başlayarak azaltmasını talep ediyor.
Greenpeace Türkiye İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Emel Türker Alpay, yapılan ortak yazılı açıklamada, COP31’e ev sahipliği yapmak için aday olan Türkiye’nin “kömür başta olmak üzere fosil yakıtlardan çıkış planını açıklaması, fosil yakıt teşviklerine son vermesi ve Afşin-Elbistan’da bilirkişinin ‘kamu yararı olmadığını’ belirttiği ek ünite projesini derhal iptal etmesi gerekiyor” diyor.
“Güçlü bir iklim politikası ekonomik, sosyal ve ekolojik açılardan fayda yaratırken aynı zamanda Türkiye’yi öncü bir konuma yerleştirebilir” diye ekliyor.
‘Türkiye fosil ticareti yapan bir ülke değil’
Türkiye heyeti ise Türkiye’nin fosil yakıt üreticisi olmadığının altını çiziyor. Ülkenin “enerji bağımlılığı olan bir ortamda enerji güvenliğini yok sayamayacağını” vurguluyor.
Halil Hasar, “Biz karbon ticareti, kömür ticareti, fosil ticareti yapan bir ülke değiliz. Diğer yandan son on yıl içerisinde güneş enerjisi altyapısını artıran Türkiye var… Bugün kurulu enerji altyapımızın %61’i yenilenebilir enerjiye dayalı ve Türkiye popülist bir ülke değil. Gerçekçi hareket ediyoruz” diyor.
“Biz ne taahhüt vermişsek o taahhütleri yerine getirmeye yönelik hareket ediyoruz. Yüzde 90 azaltım deyip de bir sonraki dönemde bunu daha aşağılara çekecek bir davranışı biz doğru bulmuyoruz” diye ekliyor.
Diğer aday Avustralya ise, dünyanın en büyük kömür ve doğal gaz ihracatçılarından biri. Aynı zamanda, küresel olarak kişi başına karbon salım miktarı en yüksek ülkeler arasında yer alıyor.
2026’da COP’un teması okyanuslar olacak ancak katılımcıların bunu hangi kıyılarda tartışacağı belirsizliğini koruyor.
Kaynak: BBCTürkçe









