İklim krizi tartışmaları çoğu zaman pipet, poşet ve bireysel tüketim alışkanlıkları etrafında şekillenirken, şirketlerin günlük işleyişinde kullanılan kâğıt miktarı önemli bir çevresel yük oluşturuyor. Bordrodan faturaya, sözleşmeden resmi yazışmalara kadar ofislerde her gün tüketilen kâğıt, karbon salımında sanıldığından çok daha büyük bir paya sahip.
ABD Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) referans gösterdiği çalışmalara göre, bir ofis çalışanı yılda ortalama 10 bin sayfa kâğıt kullanıyor.
Bir A4 sayfanın karbon ayak izi düşündürücü boyutta

Ofis kâğıdının üretimden kullanıcıya ulaşana kadar olan yaşam döngüsünü inceleyen analizler, tek bir A4 sayfanın ortalama 4,64 gram CO₂ emisyonuna yol açtığını ortaya koyuyor. Bu oran, EPA’nın verdiği yıllık ortalama tüketim dikkate alındığında, çalışan başına yaklaşık 46 kilogram CO₂ salımı anlamına geliyor.
Bu miktar, iki yetişkin ağacın bir yılda sağladığı oksijen üretimine eşdeğer kabul ediliyor. Binlerce çalışanı bulunan kurumlar düşünüldüğünde, kâğıt kullanımının çevresel etkisinin bireysel tüketim tercihlerinin çok ötesinde, yapısal bir sorun olduğu daha net görülüyor.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
İklim DeğişikliğiTürkiye’de yağışlı gün sayısı 2025’te 86’ya geriledi -
-
Yeşil Mutabakat şirketleri de kapsıyor

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi düzenlemeler, özellikle ihracat yapan şirketlerden yalnızca üretim ve enerji süreçlerini değil, ofis faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını da ölçmelerini ve raporlamalarını bekliyor.
Bu kapsamda bordro, izin, ihtar, ihbar, fatura ve sözleşme gibi ofis süreçleri de şirketlerin karbon ayak izinin bir parçası haline geliyor. Buna rağmen pek çok kurumda bu işlemler hâlâ kâğıt, ıslak imza, kargo ve fiziksel arşivlere dayalı şekilde yürütülüyor.
Dijital dönüşüm kâğıt bağımlılığını azaltıyor
KEP (Kayıtlı Elektronik Posta), KEP İK®, e-İmza, e-Mühür, e-Saklama, e-Belge ve e-Fatura gibi dijital çözümler, kurumların iş süreçlerini uçtan uca dijitalleştirerek kâğıt kullanımını azaltıyor. Bu dönüşüm, hem operasyonel maliyetleri düşürüyor hem de şirketlerin karbon ayak izinde ciddi bir gerileme sağlıyor.
Olcay Yıldız: “Pozitif iklim etkisi kurumsal dijital adımlarla mümkün”

İklim tartışmalarında sıkça dile getirilen “Özel jetler varken kâğıt pipet mi dünyayı kurtaracak?” sorusunu değerlendiren TÜRKKEP Genel Müdürü Olcay Yıldız, iklim krizinde bireysel tercihler kadar kurumsal sorumlulukların da önemine dikkat çekti.
Yıldız, iklim krizinin çoğu zaman bireysel alışkanlıklar üzerinden ele alındığını ancak kurumların hâlâ yoğun biçimde kâğıt tüketmesinin büyük resmi gölgelediğini belirtti. Ona göre gerçek pozitif etki, iş modellerini kâğıttan arındırarak uçtan uca dijitalleştiren kurumsal dönüşümlerle sağlanıyor.
Bordro ve İK süreçlerinde dijitalleşme hızlı sonuç veriyor
TÜRKKEP Ar-Ge ekibi tarafından geliştirilen ve Türkiye’de bir ilk olan KEP İK®, şirketlerin bordro, izin, görevlendirme, ihtar ve ihbar gibi insan kaynakları süreçlerini tamamen dijital ortama taşıyor. Yıldız, bu adımın hem maliyet hem de karbon salımı açısından en hızlı geri dönüş sağlayan uygulamalardan biri olduğunu vurguladı.
1.000 çalışanlı bir şirkette 12 ton karbon tasarrufu
Yıldız’ın verdiği bilgilere göre, 1.000 çalışanlı bir işletme, yalnızca bordro süreçlerini dijitalleştirerek üç yılda yaklaşık 12 ton karbon emisyonunu ortadan kaldırabiliyor. Bu miktar, 480 yetişkin ağacın bir yılda sağladığı temiz hava etkisine yakın bir katkı anlamına geliyor.
“Artık mesele pipeti değil, süreçleri konuşmak”
Olcay Yıldız’a göre iklim kriziyle mücadelede asıl mesele, bireysel tercihlerle sınırlı kalmamak. Kurumların, en çok kâğıt tüketen süreçlerini masaya yatırarak özellikle bordro ve İK bildirimleri başta olmak üzere kritik iş akışlarını dijitalleştirmesi gerekiyor.
Yıldız, şirketlerin bu dönüşüm için somut bir yol haritası oluşturmasının ve dijitalleşme sürecine vakit kaybetmeden başlamasının, iklim hedefleri açısından belirleyici olacağını ifade etti.





