COP30’da ipler koptu: Fosil yakıt lobisine karşı 29 ülkeden “anlaşmayı yırtarız” resti

Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenen COP30 İklim Zirvesi, final saatlerine girilirken modern diplomasi tarihinin en büyük krizlerinden birine sahne oluyor. Beklenen uzlaşma havası yerini sert rüzgarlara bırakırken, masaya gelen son taslak metin, gezegenin geleceği için endişe duyan ülkeler arasında şok etkisi yarattı. Fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına dair kritik ifadelerin metinden tamamen çıkarılması, zirveyi bir kırılma noktasına getirdi.

Bu gelişme, küresel iklim diplomasisinin sonu mu demek? Fosil yakıt lobisi, bilimsel gerçeklere karşı bir kez daha zafer mi kazanıyor? Ve en önemlisi, 29 ülkenin “imza atmayız” tehdidi, Birleşmiş Milletler’in karar alma mekanizmasını kilitleyerek zirveyi başarısızlığa mı mahkum edecek? Belém’de sadece metinler değil, sinirler de gerilmiş durumda.

New York City Manhattan aerial view

Beklenmedik geri adım: “Fosil yakıt” kelimesi buharlaştı

Zirvenin ev sahibi Brezilya başkanlığı tarafından Cuma sabahı erken saatlerde yayımlanan ve müzakerelerin temelini oluşturacak olan “Mutirão” (Portekizce’de ortak çalışma/imece anlamına gelir) taslak metni, çevreciler ve reformist ülkeler için soğuk duş etkisi yarattı. Salı günü yayımlanan ilk taslakta yer alan ve “fosil yakıtlardan uzaklaşma” için somut bir yol haritası hazırlama sürecini başlatan ifadeler, son metinde adeta buharlaştı. Metin, kömür, petrol ve doğalgazın geleceğine dair hiçbir bağlayıcı takvim veya taahhüt içermiyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği, doğa koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

×

Guardian’ın ele geçirdiği bilgilere göre, bu “sansür” girişimi karşısında aralarında İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa devleri ile Kolombiya ve Pasifik ada ülkelerinin bulunduğu en az 29 ülke, Brezilya başkanlığına sert bir mektup gönderdi. Bu ülkeler, fosil yakıtlardan çıkış planı içermeyen herhangi bir anlaşmayı bloke edeceklerini açıkça beyan ederek, bunu bir “kırmızı çizgi” olarak belirledi. Mektupta, “Daha azı, kaçınılmaz olarak bir geri adım olarak görülecektir” ifadesiyle diplomatik nezaketin sınırları zorlandı.

Yangın metaforu ve müzakere masasında kaos

Zirvedeki gerilim sadece diplomatik koridorlarla sınırlı kalmadı; fiziksel dünyada da kendini gösterdi. Perşembe günü heyet ofislerinin bulunduğu konferans merkezinin bir bölümünde çıkan yangın, görüşmelerin altı saatten fazla durmasına neden oldu. Yangında kimse yaralanmasa da, bu olay iklim krizinin yarattığı “küresel yangın”ın ortasında, çözüm aranan binanın alev alması gibi ironik bir metafor olarak kayıtlara geçti.

Yangın söndürüldü ancak siyasi yangın büyüyerek devam ediyor. Suudi Arabistan, Rusya, Hindistan ve Bolivya’nın başını çektiği “Benzer Düşünen Gelişmekte Olan Ülkeler” grubu ile petrol devletleri, herhangi bir bağlayıcı yol haritasına şiddetle karşı çıkıyor. Brezilya başkanlığı, bu güçlü lobinin baskısı ile 29 isyankar ülkenin resti arasında sıkışmış durumda.

Dubai’den Belem’e uzanan vaatler mezarlığı

Bu krizin kökleri, geçtiğimiz yıllarda verilen ancak tutulmayan sözlere dayanıyor. 2023 yılında Dubai’de düzenlenen COP28’de dünya ülkeleri ilk kez “fosil yakıtlardan uzaklaşma” (transition away) konusunda mutabık kalmış, ancak bunun “nasıl” ve “ne zaman” yapılacağına dair detayları boş bırakmıştı. 2024 Bakü (COP29) zirvesi ise petrol üreticisi ülkelerin direnciyle bu taahhüdü somutlaştırmada başarısız olmuştu.

COP30’da reformist kanat, bu kez daha esnek ama kararlı bir strateji izledi. “Kesin bir ölüm tarihi” belirlemek yerine, ülkelerin kendi politikalarını seçmelerine izin veren ancak nihai hedeften sapmayan bir “diyalog forumu” önerisi getirdiler. Bu girişime 80’den fazla ülke destek verdi. Ancak son taslakta bu esnek önerinin bile yer almaması, petrol lobisinin gücünü koruduğunu gösteriyor.

Al ya da bırak dayatmasına isyan

Mektuba imza atan ülkelerden Kolombiya’nın Çevre Bakanı Irene Vélez Torres, Guardian’a yaptığı açıklamada durumu “Al ya da bırak dayatması” olarak nitelendirdi. Torres, “Bu COP’un başarısı, ne pahasına olursa olsun alelacele bir metin imzalamakla ölçülemez. Zayıf veya boş bir metni benimsemek, iklim çok taraflılığının iflası ve gelecek nesillere ihanet olacaktır” diyerek, zirveden anlaşmasız ayrılmayı, kötü bir anlaşmaya tercih edeceklerinin sinyalini verdi.

Uluslararası İklim Politikaları Merkezi Direktörü Catherine Abreu ise masadaki taleplerin sadece fosil yakıtlarla sınırlı olmadığını belirtiyor: “Uyum için para, iklim finansmanında şeffaflık, ormansızlaşmayla mücadele ve adil geçiş taahhüdü.” Bu dört temel sütun olmadan, büyüyen muhalif grubun Belém’den imza atmadan ayrılması artık çok güçlü bir ihtimal.

Türkiye ve bölge için stratejik yansımalar

Bu diplomatik kilitlenme, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ve gelişmekte olan ekonomiler için kritik önem taşıyor.

  1. Karbon Vergisi Riski: Eğer küresel bir uzlaşma ve yol haritası çıkmazsa, Avrupa Birliği kendi “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması”nı (SKDM) daha sert bir şekilde uygulayabilir. Bu durum, ihracatının yarısını AB’ye yapan Türk sanayicisi için ek maliyet ve pazar kaybı riski demektir.
  2. Enerji Dönüşüm Finansmanı: Zirvenin kilitlendiği noktalardan biri de finansman. Gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıttan çıkışı için gereken trilyonlarca dolarlık fonun akıbeti belirsizliğini koruyor. Türkiye’nin de yararlanmayı umduğu yeşil dönüşüm fonları, bu anlaşmazlık nedeniyle gecikebilir.
  3. Bölgesel İstikrarsızlık: Fosil yakıt zengini komşularımız (Rusya, Orta Doğu ülkeleri) ile Batı bloğu arasındaki bu sert ayrışma, bölgesel enerji jeopolitiğinde yeni gerilim hatları oluşturabilir.

Gezegenin son şansı masada kalabilir

Belém’de yaşananlar, iklim zirvelerinin yapısal bir sorununu gözler önüne seriyor: “Konsensüs” (oy birliği) kuralı. Tek bir ülkenin bile veto yetkisine sahip olduğu bu sistemde, fosil yakıt çıkarlarını koruyan ülkeler, ilerlemeyi kolayca rehin alabiliyor.

Yangın çıkan bir binada, çıkış kapısının nerede olduğu tartışılırken alevlerin yükselmesi gibi; dünya da 1,5 derece sınırını aşmak üzereyken diplomatik kelime oyunlarıyla vakit kaybediyor. 29 ülkenin “kırmızı çizgi” çekmesi cesur bir hamle, ancak bu hamle zirveyi kurtarmaya yetecek mi, yoksa BM iklim sürecinin tabutuna son çiviyi mi çakacak? Hafta sonuna sarkan görüşmelerden çıkacak sonuç, sadece bir metin değil, insanlığın ortak akılla hareket edip edemeyeceğinin testi olacak. Eğer “fosil yakıt” kelimesi o metne girmezse, COP30 tarihe “kaçırılmış en büyük fırsat” olarak geçebilir.

Kaynak: Guardian

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top