Uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember’in yayımladığı Küresel Elektrik Sektörü Üçüncü Çeyrek Raporu, dünya enerji tarihinde kritik bir dönüm noktasına işaret etti: Güneş ve rüzgâr enerjisi, yılın ilk üç çeyreğinde küresel elektrik talebindeki artışı karşılamakla kalmadı, aynı zamanda onu geride bıraktı. Analiz, fosil yakıtlı elektrik üretiminin bu yıl artmayacağını öngördü; bu da Kovid-19 salgınından bu yana fosil yakıtlı üretimde büyümenin görülmeyeceği ilk yıl olacak.
Bu gelişme neden önemliydi? Bu başarı, temiz enerjinin sadece yaygınlaşmakla kalmayıp, küresel elektrik sisteminde yapısal bir dönüşümü başlattığını gösteriyordu. Yılın ilk dokuz ayında güneş enerjisi üretimi %31, rüzgâr enerjisi üretimi ise %7,6 artış sergiledi. Bu iki kaynak toplam 635 teravatsaatlik artış sağlayarak küresel elektrik talebini (yüzde 2,7 arttı) geride bıraktı. Sonuç olarak, düşük karbonlu kaynakların (güneş, rüzgâr, hidroelektrik, biyoenerji, jeotermal) toplam payı %43’e ulaşırken, fosil yakıtların payı %57,1’e geriledi. Ember Kıdemli Enerji Analisti Nicolas Fulghum, “Fosil yakıtlı büyümenin en büyük kaynağı olan Çin, bir dönüm noktasına ulaştı ve artan enerji talebini karşılamak için fosil yakıtlara bağımlılığın artık gerekli olmadığını gösterdi,” yorumunu yaparak değişimin boyutunu özetledi.

Çin ve Hindistan küresel dengeleri nasıl değiştirdi?
Fosil yakıtlı üretimin yüzde 0,1 azalmasında ve büyümenin durmasında, küresel dengeleri değiştiren iki dev pazarın, Çin ve Hindistan’ın etkisi kilit rol oynadı.
- Çin’deki Yapısal Dönüşüm: Çin’de temiz enerjinin tüm yeni elektrik talebini karşılamasıyla, fosil yakıtlı elektrik üretimi %1,1 azaldı. Bu düşüş, ülkenin elektrik sisteminde uzun süredir beklenen yapısal bir dönüşüm yaşandığını kanıtladı.
- Hindistan’daki Rekor Artış: Hindistan’da ise rekor düzeyde güneş ve rüzgâr enerjisi artışı, talep artışını yavaşlatan ılıman hava koşullarıyla birleşince, fosil yakıtlı üretim %3,3 geriledi.
Bu iki ülkedeki düşüşler, Avrupa Birliği ve ABD’deki küçük artışları dengeleyerek, küresel fosil yakıt üretiminin durmasına neden oldu. Analize göre, bundan sonraki süreç, temiz enerjinin yaygınlaşma eğiliminin ne kadar istikrarlı sürdürülebileceğine bağlı olacak; bu da fosil üretimin sabit mi kalacağı yoksa düşüşe mi geçeceğini belirleyecektir. Güneş enerjisi, aynı dönemde diğer elektrik kaynaklarına göre üç kattan fazla büyüyerek bu değişimin başlıca itici gücü oldu.
Tavsiye Edilen Haberler
-

-

-
İklim DeğişikliğiAvrupa Parlamentosu, 2040 iklim hedefini belirledi -


Talep artışı yavaşladı, trend güçleniyor
Raporda, elektrik talebinin de söz konusu dönemde önceki yıla göre yavaşladığı belirtildi. Talep artışı, 2024’ün aynı dönemindeki %4,9’luk artışın altında kalarak %2,7 seviyesinde gerçekleşti. Geçen yıl Çin, Hindistan ve ABD’de yaşanan aşırı sıcak hava dalgaları soğutma talebini artırırken, bu yılki daha ılıman hava koşulları talep artışını yavaşlatmıştır.
Uzmanlar şu noktaya dikkat çekiyor: Küresel finans krizi veya Kovid-19 salgını gibi büyük sarsıntılar dışında ilk kez, temiz enerji kaynaklarındaki büyüme küresel elektrik talebini yakalamakla kalmadı, aynı zamanda aştı. 2025 verileri, temiz enerjinin yeni bir döneme girdiğine işaret etmektedir. Bu, fosil yakıtlı enerji sektörünün, tarihsel büyüme dönemini geride bırakarak, durgunluk ve kontrollü bir gerileme dönemine girdiği anlamına gelmektedir.

Türkiye’nin yenilenebilir kapasitesi ve fosil yakıt bağımlılığı
Ember raporu, Türkiye’nin enerji dönüşümü hedefleri açısından hem umut verici hem de uyarıcıdır. Küresel eğilimler, güneş ve rüzgarın elektrik talebi artışını karşılamakta anahtar rol oynadığını göstermektedir. Türkiye, rekor seviyede güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesi ekleme potansiyeline sahiptir ve bunu Çin ve Hindistan gibi devlerin başarısını takip ederek hızlandırmalıdır.
Ancak Türkiye’de fosil yakıtlara (özellikle kömür ve doğal gaza) olan yüksek bağımlılık devam etmektedir. Raporda belirtilen küresel durgunluk, Türkiye’ye enerji portföyünü temiz enerjiye doğru hızla kaydırması için tarihi bir fırsat sunmaktadır. Fosil yakıtlı üretimin durgunluğa girmesi, Türkiye’nin yeni fosil yakıt yatırımlarından kaçınarak, enerji güvenliğini ve ekonomik tasarrufu yenilenebilir kaynaklarla sağlaması gerektiği anlamına gelmektedir.
Yeni bir enerji çağının başlangıcı
Ember’in raporu, küresel iklim mücadelesinde gerçek bir zafer anını temsil etmektedir. Temiz enerji, artık sadece çevresel bir ideal değil, ekonomik ve pratik bir güç haline gelmiştir. Güneş ve rüzgârın küresel talebi aşan büyümesi, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedefinin hala ulaşılabilir olduğunu gösteren en somut veridir. Çin ve Hindistan’ın dönüşüme liderlik etmesi, Batı’nın siyasi çekincelerine rağmen, ekonominin ve pazar dinamiklerinin kaçınılmaz olarak fosil yakıtları zorlu bir gerileme dönemine soktuğunu kanıtlamaktadır. Bundan sonraki zorluk, bu eğilimi sürdürmek ve küresel elektrik üretiminde fosil yakıtların payını hızla düşürmeye başlamaktır.
Kaynak: Uluslararası Enerji Düşünce Kuruluşu Ember, Küresel Elektrik Sektörü Üçüncü Çeyrek Raporu, Nicolas Fulghum (Ember Kıdemli Enerji Analisti).









