Kıyamet termometresi: 2025’te dünya kavrulurken su döngüsü iflasın eşiğine geldi!

Yayın: 23 Aralık 2025 13:20
Güncelleme: 23 Aralık 2025 13:20
Fotoğraf Kaynağı: Mathieu Gauzy

2025 yılı, insanlık tarihinin doğayla olan imtihanında geri dönülemez bir kırılma noktası olarak kayıtlara geçiyor. Artık sadece uzak kutuplardaki buzulların erimesini değil, bizzat yaşadığımız şehirlerde termometrelerin 50 dereceyi zorlamasını ve musluklardan akan suyun kesilme ihtimalini tartışıyoruz. Peki, bu kavurucu sıcak dalgaları sadece geçici bir meteorolojik tesadüf mü, yoksa ekolojik bir iflasın habercisi mi?

Bu gelişme neden önemli? Çünkü yaşamın en temel taşları olan gıda güvenliği, enerji üretimi ve halk sağlığı, bu “yeni normal” karşısında çökme sinyalleri veriyor. Dünya için ne ifade ediyor? Milyarlarca insanın su göçüne zorlanması ve ekosistemlerin hızla çölleşmesi anlamına gelen bu tablo, Türkiye için tarımsal üretimin riske girmesi ve rekor sıcaklıklarla birlikte gelen sağlık krizleri demek. Gelin, 2025’in “ateş çemberi” raporunu ve kapımızdaki susuzluk gerçeğini detaylarıyla inceleyelim.

Küresel ısınmada yeni perde: 2025 kayıtlara “ateş yılı” olarak geçti

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2024 yılının tarihin en sıcak yılı olduğunu tescil etmesinin ardından, 2025 yılı için de korkutan verileri paylaştı. Yapılan son değerlendirmelere göre 2025, modern ölçümlerin başladığı dönemden bu yana görülen en sıcak ikinci ya da üçüncü yıl olma yolunda ilerliyor. Uzmanlar, sera gazı emisyonlarındaki tarihi artışın bu süreci tetiklediğini ve önümüzdeki 5 yılın da benzer rekorlarla geçeceğini öngörüyor.

Çevre Bülteni

Doğanın Hikâyesine Ortak Ol

Her hafta iklim krizi, çevre kirliliği ve sürdürülebilirlikle ilgili en önemli haberleri al.

Su döngüsü “tufan ve kuraklık” arasına sıkıştı

WMO’nun yayımladığı “Küresel Su Kaynaklarının Durumu” raporu, gezegenimizin su döngüsünün artık “öngörülemez” bir evreye girdiğini vurguluyor. Rapora göre dünya, bir yanda ani sel felaketleri (tufanlar), diğer yanda ise kavurucu ve uzun süreli kuraklıklar arasında gidip geliyor.

  • Güncel Tehdit: Şu an yaklaşık 3,6 milyar insan yılda en az bir ay güvenli suya erişemiyor.
  • 2050 Projeksiyonu: BM Su Ajansı (UN Water), bu sayının 25 yıl içinde 5 milyarı aşacağını öngörüyor.

Avrupa’da “sessiz katil” sıcaklar: 24 bin can kaybı

2025 yazı, Avrupa kıtası için bir “sağlık felaketine” dönüştü. Kara sıcaklıklarının mevsim normallerinin 1,3 derece üzerine çıkmasıyla birlikte, özellikle yaşlı nüfus üzerinde yıkıcı etkiler görüldü. Imperial College London uzmanları tarafından yapılan kapsamlı araştırma, haziran-ağustos döneminde Avrupa’daki 854 kentte yaşanan ölümleri mercek altına aldı.

Avrupa Genelinde Sıcaklığa Bağlı Ölümler (2025 Yazı):

Ülke / ŞehirÖlüm SayısıNotlar
İtalya4.597En fazla can kaybı yaşanan ülke
İspanya2.841Madrid 387 ölümle listenin başında
Almanya1.477Sanayi bölgelerinde ısı adası etkisi
Roma (Şehir)835Avrupa’da en çok ölümün görüldüğü şehir
Atina (Şehir)630Akdeniz havzasının en sıcak başkenti

Uzman Görüşü: “Sıcaklığa bağlı ölümlerin %85’i 65 yaş üzeri bireylerde görülüyor. Kentsel ısı adası etkisi, binaların hapsolduğu sıcaklık nedeniyle gece serinlemesini engelliyor ve kronik hastaları savunmasız bırakıyor.”

Asya ve Orta Doğu’da termometre patlaması

Sıcaklık rekorları sadece Batı ile sınırlı kalmadı. Japonya’dan Pakistan’a kadar tüm Asya kıtası, tarihin en zorlu yaz mevsimini yaşadı.

  • Japonya: Tokyo’da sadece 1,5 ayda 56 kişi hayatını kaybetti. Ülke genelinde 10 binden fazla kişi hastanelere kaldırıldı.
  • Güney Kore: 1904’ten bu yana görülen en yüksek günlük sıcaklık ortalamaları kaydedildi.
  • Pakistan & Hindistan: Pencap eyaletinde sıcaklıklar 50 dereceye ulaştı. Yeni Delhi’de “kırmızı alarm” verilirken, okullar 15 gün boyunca tatil edilmek zorunda kalındı.
  • İran: Enerji şebekesinin çökmemesi için 18 eyalette kamu kurumları tamamen tatil edildi.

Silopi’de 50.5 derece ile gelen şok!

Küresel iklim krizinin merkez üssü haline gelen Akdeniz Havzası’ndaki en çarpıcı veri Türkiye’den geldi. Şırnak’ın Silopi ilçesinde 25 Temmuz 2025 tarihinde ölçülen 50,5 derece, Türkiye’nin bugüne kadar kaydettiği tüm zamanların sıcaklık rekoru olarak tarihe geçti.

Bu rekor, sadece bir “sayıdan” ibaret değil. Türkiye’nin güneydoğusunda ve iç kesimlerinde artan kuraklık, yer altı su seviyelerinin kritik düzeye inmesine ve tarımsal verimin düşmesine yol açıyor. Uzmanlar, İran’daki dünyanın en büyük tuz göllerinden biri olan Urumiye Gölü’nün tamamen kurumasını, bölgedeki diğer su kaynakları (Van Gölü, Burdur Gölü gibi) için ciddi bir uyarı fişeği olarak değerlendiriyor. Eğer su yönetimi stratejileri acilen güncellenmezse, benzer kuruma haberleri Anadolu’nun iç kesimlerinden de gelmeye başlayabilir.

Doğanın “kırmızı kartı” ve yeni yaşam biçimi

2025 yılı verileri, iklim değişikliğinin artık “çocuklarımıza bırakacağımız bir dünya sorunu” olmaktan çıkıp, bugün bizzat bizim yaşamsal güvenliğimizi tehdit eden bir gerçekliğe dönüştüğünü gösteriyor. Avrupa’da binlerce kişinin ölmesi, nehirlerin kuruması ve 50 derecelik sıcaklıkların sıradanlaşması, doğanın insanlığa gösterdiği bir “kırmızı kart” niteliğindedir.

Bana göre en büyük tehlike, bu rekorların zamanla “normalleşmesi” ve toplumların bu duruma kayıtsız kalmasıdır. Oysa 3,6 milyar insanın suya erişemediği bir dünyada ne ekonomi ne de barış sürdürülebilir. 2025’teki bu kavurucu tablo, sadece karbon ayak izimizi azaltmamız gerektiğini değil, aynı zamanda “iklim dirençli” şehirler ve tarım sistemleri inşa etmemiz gerektiğini haykırıyor. Su artık bir meta değil, milli bir güvenlik meselesidir. Türkiye olarak bu tabloyu ciddiyetle okumalı ve suyun her damlasını altın değerinde korumalıyız.

Kaynak: BBC, The Guardian, Reuters

Bültenimize abone olun

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

Çevre hikâyelerini kaçırma

İklim krizi, çevre kirliliği, deprem ve hava durumu haberlerini sosyal medyada da anlık olarak takip et.

Scroll to Top
×