Donald Trump, son on yılda ABD siyasetinde iklim kriziyle ilgili en tartışmalı ve yanıltıcı açıklamaları yapan isimlerden biri oldu. İklim değişikliğini “aldatmaca” olarak nitelendirmesiyle hafızalara kazınan Trump, 2025 yılı boyunca çevre ve iklim politikalarına dair bilimsel gerçeklerle çelişen iddialarını daha da artırdı.
İşte Trump’ın bu yıl en çok tepki çeken beş şaşırtıcı iklim söylemi:
1. “Balıkların yerine insanları koymak”

Trump, Ocak ayında Beyaz Saray’a dönüşünün hemen ardından, Kaliforniya’daki nesli tehlike altındaki delta balığını hedef aldı. Yaklaşık 7,5 santimetre uzunluğundaki bu balığı “özünde değersiz” olarak niteleyen Trump, balığın yaşam alanı için ayrılan suyun çiftçilere ve Los Angeles’taki orman yangınlarıyla mücadeleye yönlendirilmesi gerektiğini savundu.
Göreve başladığı ilk gün imzaladığı “Balıkların yerine insanları koymak” başlıklı başkanlık kararnamesiyle, suyun balık habitatlarından uzaklaştırılmasını talep etti.
Tavsiye Edilen Haberler
-
-
-
İklim Değişikliğiİzlanda, 19,8 dereceyle tarihinin en sıcak Noel arifesini yaşadı -
Bilim insanları ise bu iddiaya hızla karşı çıktı. Uzmanlara göre söz konusu su kaynaklarının Los Angeles’taki yangınlara ulaşması mümkün değil ve California’daki asıl sorun, iklim krizinin tetiklediği uzun süreli kuraklık.
2. “Rüzgar türbinleri balinaları çıldırtıyor”

Trump, açık deniz rüzgar enerjisini hedef alan bir diğer açıklamasında, rüzgar türbinlerinin balinaları “çıldırttığını” ve Massachusetts kıyılarına vuran balina ölümlerinden sorumlu olduğunu öne sürdü.
Ancak ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), bu iddiayı net biçimde reddetti. Kurum, açık deniz rüzgar projeleriyle balina ölümleri arasında bilimsel bir bağlantı bulunmadığını açıkladı.
Uzmanlara göre balinalar için asıl tehditler; balık ağlarına takılma, gemi çarpmaları ve ısınan okyanuslar nedeniyle değişen avlanma alışkanlıkları.
Buna rağmen Trump, Ağustos ayında rüzgar projelerini durdurduğunu duyurarak, “Rüzgar türbinlerine izin vermiyoruz, güneş panellerini de istemiyoruz” dedi. Ayrıca rüzgar enerjisinin “en pahalı enerji” olduğunu iddia etti; oysa rüzgar ve güneş, günümüzde en ucuz enerji kaynakları arasında yer alıyor.
3. “Temiz, güzel kömür”

Trump, Eylül ayında Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada iklim değişikliğini yeniden “dünyaya karşı yapılmış en büyük aldatmaca” olarak nitelendirdi.
Konuşmanın en dikkat çekici bölümlerinden biri ise kömürle ilgiliydi. Trump, kömür kelimesinin kullanılmamasını isteyerek, bunun yerine “temiz, güzel kömür” ifadesinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Gerçekte kömür, tüm fosil yakıtlar arasında en yüksek karbon salımına sahip enerji kaynağı. Aynı zamanda kömür santralleri; kalp, akciğer ve solunum yolu hastalıklarıyla ilişkilendirilen hava kirleticiler yayıyor.
Trump yönetimi döneminde, kömür madencilerinde görülen kara akciğer hastalığı için uygulanan bazı sağlık tarama programlarının da iptal edildiği biliniyor.
4. “Küresel soğuma” iddiası

Trump, BM konuşmasında bilim insanlarının geçmişte “küresel soğuma”dan bahsettiğini ve sonra fikir değiştirdiğini iddia etti.
Ancak bilimsel veriler bunun doğru olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Dünya, sanayi devriminden bu yana insanlık tarihinin en hızlı ısınma sürecini yaşıyor. Fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşma, sera gazı yoğunluğunu rekor seviyelere çıkardı.
1920’ler ve 1930’larda iklim bilimi henüz gelişme aşamasındaydı; buna rağmen o dönemde bile sera etkisi biliniyordu. “Küresel soğuma” endişesi ise hiçbir zaman baskın bir bilimsel görüş olmadı.
5. İklim araştırmalarına soruşturma çağrısı

Trump, son olarak iklim değişikliğiyle ilgili araştırmaları yürüten kişi ve kurumlar hakkında soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Washington’daki bir yatırım forumunda “küçük bir komplo”dan söz eden Trump, bu alandaki çalışmaları yürütenleri hedef aldı.
Kimleri kastettiği net olmasa da, bilim insanları, kamu kurumları ve hatta sigorta şirketleri bu söylemin hedefinde yer aldı.
Gerçekte ise iklim bilimiyle ilgili geçmiş öngörülerin büyük bölümü doğru çıktı. Hatta en isabetli erken tahminlerden bazıları, 1950’lerden itibaren iklim risklerini bilen fosil yakıt şirketlerinin kendi iç raporlarında yer aldı.
Buna rağmen bu şirketler, riskleri kamuoyuyla paylaşmak yerine on yıllar boyunca bilgi çarpıtma ve geciktirme kampanyaları yürüttü.
Trump ise bu şirketleri soruşturmak yerine, çevre düzenlemelerini gevşetme karşılığında kampanya bağışları talep etti ve bu vaatlerinin çoğunu hayata geçirdi.

Sonuç:
Bilimsel gerçekler, dünya genelinde sıcaklıkların arttığını ve iklim krizinin etkilerinin hızlandığını açıkça ortaya koyarken, Trump’ın 2025 boyunca dile getirdiği iddialar, iklim politikasının ABD’de neden hâlâ sert tartışmaların merkezinde olduğunu bir kez daha gösterdi.





