Avustralya ve Türkiye, 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP31) ev sahipliği yapmak için yarışıyor.
Avustralya ve Türkiye, 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP31) ev sahipliği yapmak için yarışıyor. Bu kritik zirve, küresel ısınmayı sınırlamak için gerekli adımların kararlaştırılacağı önemli bir dönüm noktası olabilir.

Avustralya’dan Pasifik ortaklığı vurgusu
Avustralya, zirveye iklim değişikliğinden en çok etkilenen Pasifik ülkeleriyle birlikte ev sahipliği yapmayı planlıyor. Avustralya hükümeti, bu teklifin Pasifik ülkelerinin sesini duyurmak ve bölgesel dayanışmayı artırmak adına önemli bir fırsat olduğunu belirtiyor. İklim Değişikliği Bakanı Chris Bowen, Pasifik ülkelerinin karşılaştığı zorluklara dikkat çekerek, “Bu zirve onların geleceği için hayati bir adım” dedi.
Türkiye’nin teklifi ve bölgesel destek
Türkiye ise BM sistemi içinde gelişmekte olan ülke olarak sınıflandırılıyor ve benzer statüdeki ülkelerin desteğini almayı hedefliyor. Türk yetkililer, Türkiye’nin fosil yakıt ihracatçısı olmaması nedeniyle çevresel açıdan daha olumlu bir imaj sunduğunu savunuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Zirvesi’nde Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye Türkiye’nin adaylığını geri çekmeyeceğini açıkça ifade etti.
Eğer Türkiye’nin teklifi kabul edilirse, BM İklim Zirvesi son beş yılda dördüncü kez Orta Doğu ve Orta Asya bölgelerinde düzenlenmiş olacak. COP27 Mısır’da, COP28 Birleşik Arap Emirlikleri’nde, COP29 ise bu yıl Azerbaycan’da gerçekleştirildi.
Kritik finansman tartışmaları devam ediyor
Ev sahipliği yarışı sürerken, COP29’da temel gündem maddesi iklim finansmanı. Yoksul ülkeler, iklim değişikliğiyle mücadele için yılda en az 1 trilyon dolarlık fon talep ediyor. Bu miktarın büyük kısmının zengin ülkelerden ve tarihsel olarak karbon emisyonlarından sorumlu taraflardan gelmesi bekleniyor. Ancak zengin ülkeler, sadece devlet bütçeleriyle değil, özel sektör yatırımları ve karbon vergisi gibi kaynaklarla finansman sağlanması gerektiğini savunuyor.
The Guardian’a göre, gelişmiş ülkeler mevcut 100 milyar dolarlık yıllık taahhüdü üç katına çıkararak 300 milyar dolarlık bir hedef önerebilir. Ancak bu miktarın bile yeterli olmayacağı, yoksul ülkeler tarafından sıklıkla dile getiriliyor. En Az Gelişmiş Ülkeler Grubu Başkanı Evans Njewa, bu finansmanın büyük ölçüde hibeler şeklinde sağlanması gerektiğini ve kredilerin yoksul ülkelerin yükünü artıracağını ifade etti.
BM karar sürecinde zorluklar
Avustralya, Batı Avrupa Grubu’ndaki 29 ülkeden 23’ünün desteğini alarak güçlü bir konumda. Ancak BM’nin karar alma süreçlerinde fikir birliği aranıyor. Bu durum, Türkiye’nin son dönemdeki diplomatik hamleleriyle ev sahipliği yarışında öne geçme ihtimalini artırıyor.
İklim Değişikliği Bakanı Chris Bowen, bu süreçte netliğin önemine dikkat çekerek, “Bu zirveye ev sahipliği yapma konusundaki kararlıyız, ancak Türkiye’nin teklifine de saygı duyuyoruz” dedi.
Pasifik liderlerinden Avustralya’ya destek
Avustralya’nın teklifi, özellikle Pasifik liderlerinden büyük destek görüyor. Palau Devlet Başkanı Surangel Whipps Jr., Avustralya-Pasifik girişiminin başarılı olmasını umduklarını belirtti ve “Bu kritik uluslararası foruma ev sahipliği yapma fırsatını Pasifik’ten esirgemeyin” çağrısında bulundu.
Son karar bekleniyor
COP29 görüşmelerinin resmi olarak Cuma günü sona ermesi bekleniyor. Ancak finansman ve ev sahipliği tartışmalarında yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle görüşmelerin hafta sonuna sarkabileceği belirtiliyor. Ev sahibi kararının bu toplantının sonunda açıklanması bekleniyor.
Avustralya ve Türkiye’nin verdiği bu ev sahipliği mücadelesi, küresel iklim gündeminin yönünü belirlemede önemli bir etkiye sahip olacak.